5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
810
Okunma
hoş geldiniz eylül akışlı güz
nasılda kasıla kasıla renk değiştiriyor yapraklarınız
tam git demeye aralanmışken dudaklarımız
istemeden mi kalbimizi çaldınız
çiçeği koynunda mevsimlere inat
hüznü bize siz aşıladınız
işte tam da
vazgeçmişken al güllerden
ve zarafetinden menekşelerin
bir tufan öncesi
bahar kokan nefesinizle ciğerlerimize doluşunuz
kısmetsizliğimizdendi
raks eden renklerinizle
sinsice kafeslenişimiz
bir ahu idi
ardınızdan bakakalan
ki siz bilemezdiniz
durulmaz dalgaların kamçısını
hazırlamışken yorgun kanatlarımızı azgın borana
on ikiden vurdunuz
ve siz küf tutmuş yalnızlıktınız
dökerken kırlangıçlar gözyaşlarını çatınıza
konardı yangın avuçlarımıza
göğünde bulut bulut dolaştığımız sıla siz idiniz
dudaklarımızda çatlayan hasrettiniz
ki siz gurbeti de bilmezdiniz
yalnızlıktan yakınan
o kor çukura bizi acımasızca itendiniz
gümüş rengi yalanlarınız vardı
kanana akan
sıvarken ayı nasırlı avuçlarınız
küserdi yıldızlar
çiğner geceyi geçerdiniz
siz bizden göğü saklayandınız
dökerken yükünü çınarlar
ne gam bilirdiniz
ne de keder
aslında siz bizden ah ile gidenlerdendiniz
esse tahtınızda yel
siz hep bize küserdiniz
ve gül süzerdi eleğiniz
in cin top oynarken avlumuzda
bırakır yüreklerimize ateşinizi
almadan sırtımızdan emanet yükünüzü, usulca çekip giderdiniz...
Sude Nur Haylazca