12
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1664
Okunma
Fiyakalı kapağı altında
Başlığı konmuş bir hikayeyim
Yazılmayı bekleyen…
Tenhalığım ürkütüyor beni
Eşyasız dev odalar gibi yankılanıyor yalnızlık beynimde
Nereye , hangi aynaya baksam
Yalnızlık sızıyor gözlerimden
Yalnızlık, katranını döküyor yüzümün duvarına…
Karanlık kusuyorum ağız dolusu
avuçlarımda tenekeden yıldızların hasadı
Ve ellerim kanıyor
Çok kötü kanıyor ellerim
Dedim ya boşum
Ağırım aksine kendimden
Korkarak geçiyorken günlerin sokağından
Solgun mektuplar yazıyorum kendime
Yaprağını dökmüş zamanlardan
Yağmur öncesi güneşli bahçelere…
Kuşlara…
Suya…
Katıksız ekmeğe…
Çıkmamış ikramiyelerin hayallerine…
Ben küçük bir çocuk düşlüyorum şimdi
Kalbinde bisiklet kazası yaraları
Kaldırıma oturmuş
Ağlayan bir çocuk
Burnunu çeke çeke ağlayan sadece
Kuyu muyum ,
Yoksa içindeki Yusuf mu ?
Bir hiç miyim yoksa ?
Boşluğa yakın, umuda uzak
Terk edilmiş bir şehirim belki
Köhne yıkılmış duvarların dibiyim
Yılan, çıyan ka(y)nayan…
Bir ayrık otu belki
Öylesine bitivermiş
Özenilmiş bir bahçenin tam da göbeğinde…
GILS SIBRAN
5.0
100% (7)