1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1727
Okunma

karanlığın suları taşmakta günüme / içimde bir boğulma hissi
kayıtsız gülüşlerinin izleri boynumda, ölmeyecek kadar nefesimsin
ne kadar varsan o kadar yok, ömrümde
tarifsiz adresler gibisin
aradıkça kaybolduğum yaklaşırken uzak düştüğüm
şimdi bir çocuğun büyüyen gözbebeğiyim ve üstelik vudu büyücüsünün iğneleri batmaktayken etime
ayaksız elsiz / cam fanusunda japon balığı kadar çaresiz
her pulunda susturulmuş bir okyanus düşü
usulca ö l m e k t e y i m
oysa ölümüm dağlar yerinden oynadığında olacaktı
aşk biçmiştik bu canın bedelini bir akşam vakti gözyaşları dolarken yüzümüzün çukurlarına
bir gamze boyu büyüttüğüm yâr değil miydin sen
hani insanlığın alnını ağartacak adam
hani beş parmağın farklısı, hani yalansız da yaş’anır ütopyaları kurduğumuz
bu darağaçları, bu yırtıcılar, bu üstüme doğrultulmuş kem namlular da neyin nesi
ben seni hangi varoşumda kaybettim/ hangi sel aldı götürdü seni dere yatağımdan/ evimdin aşımdın sen /başımdın/ başımla birdin/ şimdi tanıyamadığım ellerinden, nasırlı ellerinden öpmüştük a ş k ı
biz dizeler kurmuştuk
güzel bir geleceğe dair
hangi kalp kırığı bu depremlerin sebebidir şimdi
bilmem kaç şiddetinde taş taş üstünde koymayan ve ondurmayan
yıkan dağıtan
bir enkaza bakıyorsun abdest aldır gözlerine
sular öfkeli surlarını yalamakta bir kentin
çünkü gece fena siyahtır kara büyüleriyle çökünce bir aşkın üstüne...
bu durduğun kıyam hayra alâmet de değil sevgili
döndüğün şeytanın kıblesidir
kanımda duru’lan ve tövbe et recmettiğin bu masum kalbimin
bedeli olacak çünkü intifada!!!!!!
gülce cibran...
5.0
100% (1)