3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1570
Okunma
(gül dalında diken düşlerim. Acıdan ağrıyan sol yanımda dilek ağacısın... Her gün bin paçavra umut bağladığım... ve adın... güneşin aydaki suretine yazdığım)
Vahl-gâh
Sırtımda kuş tüyü yastıkların krizantem kokuları
kapalı tutuyorum perdeleri gözlerimin ucuyla
göğüs uçlarımdan sızıyor ince bir ayrılık
kırmızıyı kıskanma morlarındayım
kutsandığım ne varsa günahı çağırıyor şimdiler
ellerim recm edilmiş
çarşafın ucu yırtık
Medar;
kristal bir abajurun gölgesi teğet geçiyor bedenimi
dilenci dillerimin parmak ucunda yanıyor sigaram
İsrafil’in sura üflediği an bu an
araf nedir ki
senle ben arasında yitirilmiş zaman
tereddüt etme duymakta beni
sevişirken usturuplu yalanlar söyleyemem ki
Ka’s;
önümde maveraünnehir zaman
nar-ı Beyza’m
anımsa beni düşlerini unuttuğun an
susuyorsam çığlıklarımda hala
kıyamete çalıyorsa rengi gözlerimin
inanıyorsam Elham
ruhum başaklar kadar kırılgansa
gülerken gülsüz kalıyorsam
gömüyorsam acımı gamzelerime
sol’da duran sôl notam
Elif’im, femim sen olmuşsan
Bil ki; daha vakit varken özlediğimdendir seni
Ra’n;
Artık sıra onda !
“Sus” diyor solumda duran ayna
-Sus!
-suretin kayıp!
Lahza;
durma vakti değildi oysa kalbimin
sen ki benim bir bilinmeyenli denklemim
iki kişilik kalabalıkta kendimi sende kaybettim
(dileğin olsun… Dilediğin olsun… Dön… Dön n’olursun)
NeNa
5.0
100% (5)