3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2067
Okunma
Sardunyalarımda asılı duran su damlası bende yüreğin. Güneş açsam kaybolursun. Karanlıkta koklamaya devam etsem özlemini… Bu düşün neresinde üşürsün…
Karınca kararlılığında taşıyorum
Kendi karamsarlığımı boynumda
Dudaklarımda kızıl bir öykü adın
Öznesi olmayan her ayrılık sonrası
Kendi şerefine yanıyor sigaram
Saçlarımda yağmur susuşu
Her Eylül sonrası sararıyorum
Kaç köşe başı ölsem
Sana çıkan bir patika oluyorum
Dizkapaklarım acıya nazır
Yüzüne secde ediyorum
Yusuf’un rüyası Musa’nın duası gibiyim şimdiler
Sahte cennetinden kovsun diye tanrı
Aklıma her düşüşünde
Çürük bir elmayı dişliyorum
Bir ayağı şehvet bir ayağı hasrete değen
Düşten bozma bir köprünün ortasındayım
Boynuna urgan dolanmış esmer gecenin koynunda
Kasıklarımda doğum sancısı bir acı
Uzanıp boynum sıra avuç içi yaslara
Kapanışı geliyor aklıma,
Denizlerin rengini ödünç aldığı gözlerinin
Ürkek bir ezgi çalıyor şimdi hayat
Radyolar ihtilal habercisi
Vapurda yüzümüzü aklayan rüzgâr
Selimiye’den duyulan çığlıkların sancısı
Tanklar geçiyor Arnavut kaldırımlarından
Yeşil parkasıyla bir çocuk bağırıyor
Yazıyor...! yazıyor..!
İklim değişiyor sevgili an değişiyor
Telaşlarımız yok artık sabah ezanlarıyla okunan
Şafak kaç zamandır ruhumuzda söküyor
Ellerinde limon ağaçları kokusu
Ve necedir çok az çocuk kozalak topluyor
Bin bağın üzümleri ucuz şaraplara dönüşüyor
Kışlar hala soğuk ve sert geçiyor
Yazlar yazılanlardan habersiz kuytuda bekleşiyor
Özgürlük yüksek kaldırım üzerinde ağlayan kan lekesi
Sen yine de gülümse sevgili
Son cemre düştü düşüyor…
Seni en çok pencere pervazında sıralı sardunyaları sulayan halinle özlüyorum… Sonrası gözlerimi yorgun bir mum ışığının aydınlığında yumuyorum… Görüyorum; sen hala kimsenin bilmediği benimdesin… Biliyor musun?
NeNa
5.0
100% (5)