-Bu şehrin sürgün yemiş düşlerinde seher vakti ne kadar da güzel kokuyor. Sabır ile bir/hem de.-

Gözlerimin buğulu camlarına akşederken tabiat,
Sıyrıldım benliğimden, bürüldüm aşk ile kat kat!
Sustum, kalmadı bu halin ardından bende takat.

Üzengisi yitik bir atlının peşinden giderken hızla,
Çaldım bestesini hazların, mabeynde ki kırık sazla,
Vakit habersizce doldu, özlenen tatlı bir uykuyla.

Aşkın şavkına boyandı, gece lambalarında ki isler,
Adım adım uzadı hülyalarımda ki pilesiz etekler,
Saatler çekildi yine geriye, fezadan geldi haberler.

Makamında taht bilinen hicrana oturdum namsız,
Huzrun maveraünnehirlerini geçtim an da kayıksız,
Gölgelerim silindi şehirden, aşka doldum kayıtsız.

Raksında baygın düştüm şehvetli nefsin yeniden,
Veba oldu sur, figan ile soydu derimi elimden,
Düştü kalemim, kafiyesi çekildi aşkın çeşminden.

Gözlüğüme kan damladı hanesinden yaş inince,
Seher nail oldu tevbeme, kuşlar ötüştü dilince,
Perdesinde nazarlarım oluştu, namım bilinince.

Yaktım gecemde istifalarımı mübtelâ makamında,
Vardım heceme sızlanışlarımın müşfik ilhamında,
Erdim gönlüme nifak eyleyip aşkı yâr meramında.

Su diye diye mecnun oldum müsemma ömrümde,
Huşusu garz eyledi cürmümü emrine yek özrümde,
Arus-i harf eyledim yeldalı yeisin yaktığı böğrümde.

Fecre altın koydu Mikail, reyyasında mest oldum,
İnce bir sızıya düştü il, boyasında kıyam durdum,
Turabında kıvrandı dil, aşkında cenneti buldum.

Halim yamandı bilirim,unuttum çarkındaki esbabı,
O güzel kulu anmayı,tastamam abd olup yanmayı,
Derdest ettim şirin kılınmaz işgalinde yek esmayı.

Babında sıfatından can çektim tütün misali yeniden,
Külünde fasl-ı güle dolandım yüzüm hayali ininden,
Zailinde pinhan oldum, utandım kapıdaki hurisinden.

Ah ile figan eden gönlün intizarında tekrar bayıldım,
Sus olma noktasında, susuz kalmış canda kıvrandım,
Bir raksı daha semasında aşkı iki gözüm ile kanattım.


...