7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1348
Okunma

-d.l.d.-
Yitik kalmış partizan yorgunluğunun
sahipsiz öksüz çocuklarının
kapital sevdalı düşlerinde
yeniden bir kaç bardak çay içiyorsam
ve aynen böyle
Bir sıcak ekmek ve de
bir bardak sıcak çay kadar içten
Pragmatik filozofların absürt makamından
çaldıkları o soysuz sünepelikten uzak da
Ve de hedonist tanrıçaların
maddi benliğinden ıraklaşmış
Kağnı üstünde mermi taşırken
çocuğunun üzerinden battaniyeyi alıp
Sipere gidecek merminin
hiç ıslanmasını istemeyen bir ana kadar
sıcak bir aşkı
Nefes nefes salıyorsam şimdi
Şaire küs olduğumu söyleyin gitsin
Ellerinde mikrofon
Ben Anadolu’yum diyorsa
Ana dolmayan yürekler
Dört mevsim bahar bekleyen
Gelecek gözlerin ardınca
Uyanmalarıma küs vaktin
Mağrip olmasına yakın
Anlatın hikayenizi
Anlatında her şeyi
Şair yumuşak dizinde
Kitaplara dayarken başını
Rüyalara dalıp gitsin.
Kelamlar kör
Cümleler sarhoş iken
Absürtnameler her daim ateşlerde
Bir aksimi daha yakarken
Bırakın da hala küçük göstersinler
Koca Afrika kıtasını
Nasıl olsa yakılan ateşler sönecektir
Her anada yanan
Evlat acısı gibi
Öyle de şairler gidecektir elbette!
Sonra demedi demeyin
Hani şekersiz içtiğim çayların
Faizsiz hesabını da ödeyin gitsin
Kahveci suratıma akşediyor
Sinir tablasını an ve an
Gözlüklerimin kırık camlarına basa basa
Kanatmışsam ellerimi her sabah
Ömrün neşesine yeltenen hüzünlerin
Yalancı baharlarında gezinen
İki günlük kelebek oluyorsa
Mısraların ardı sıra saklanan
Şimdi
İmgeleri yakma vaktidir
Şaire söyleyin de
Küllerini toplayıp sayfadan
Ağıra kalmadan çekip gitsin
Belki size bile gerek kalmayacak
Şairi rahat bırakında
Nereye giderse gitsin!
Nasıl olsa analar ağlayacak
İstemesek de!
...Şairlerin her hecesinde hem de her gün...
5.0
100% (9)