12
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
4233
Okunma

Dostum Salih AKÇAYIR’ a
Fırat’ın gerdanına Hâk bir inci bağlamış
Burası öyle yer ki, gelen-giden ağlarmış.
Birecik şu gönlümde çok müstesna bir şehir
Akıp gider Cennetle, müjdelenen “ O” nehir.
Bu şahane beldede muhterem zatlar yatar
O Hâk/kın dostları ki, şeh/re ayrı haz katar.
Kimi sur kapısında, kimi kale burcunda
Kimi hayır dağıtır, Ramazan orucunda…
İbret ile doludur, hikmet yaşadıkları
Gece duyulur imiş, kalkıp ağladıkları.
Zatların zikirleri, bölerken geceleri
Ağlatıyor durmadan öksüz minareleri.
Tanık gökkubbe buna, yıldızlar yalvarmakta
Hüzün içinde Fırat, gözyaşıyla akmakta.
Medeniyeti eski, tarihi kadar derin
Ne kadar sever isen o kadardır değerin
Bu belde öyle yer ki, kuşlar gelip konaklar
Dünya’da başka yok ki buradaki KELAYNAKLAR
Hatta bunlar adına festival düzenlenir
Uzak diyar yolcusu hep burada dinlenir
Tarihinde bir ilktir Köprüsüyle Birecik
Kolay geliyor dile, eski adı BİR EVCİK
Diline, kültürüne sahip çıkar insanlar
Fırat’ın aldığına, ağıt yakar insanlar
Yürekleri sevdalı, sadıktır sevdiğinde
Açar gönül evini, misafir geldiğinde
Bur/da sevgi riyasız, saygı başın tacıdır
Bur/da dostluk öyle ki her derdin ilacıdır
Gönüllere köprüler kurulur yıkılmadan
Yaban da olsan bur/da, kalırsın sıkılmadan
Kırk yıllık dost gibidir, bur/da bütün insanlar
Hele o tatlı dili… Su misali lisanlar
Ay ışığı vurunca sularına Fırat’ın
Yakamozu izlerken bir dilek tutup atın
Geçerken grup vakti Birecik tünelini
Bir tutan olur elbet, uzatırsan elini
Ah! Birecik… Gönlümün her daim birincisi
Ah! Birecik… Fırat’ın boynundaki incisi
Ereğli, 30 Nisan 2011
Yüksel Erentürk YILMAZ
5.0
100% (11)