10
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1074
Okunma

solgun sevinçler baharında ağlaşır,küçümen yürekleri...
sizler!
yürüyen ölüler
süslerken bedenlerinizi rengarenk giysilerle
unuttunuz toprağı tahtayı
kör kuyuda hürriyet arayan siyah başlı çıyanı…
daralırken gözlerinizde gökyüzü
bulutları ağlattınız külli zifti hıçkırıklarla
zülüfünü doladınız yâr telinden damlayla
teninden soydunuz sevdayı,
bir izmarite basar gibi bastınız
durmadan acemi umutlar kanatlandırdınız
göçmen kuşların al kanları damlarken usul sesli
sessizce gülüp geçti aykırı düşleriniz…
umudun inceldiği yerden konuştunuz hep
hep koşuşturdunuz gecenin koynunda
soğuk duvarlarda güvensiz gölgeler büyüttünüz
dokunmadan bir gülün al tenine
koparmayı öğrettiniz
kinlenip dikenine…
uzun kederler edindiniz
karmaşa saatlerinizde
aşklara meydan okudunuz
ayrılığı yorarken şehvet odalarında…
sığırcık serçelerini
ağlattınız durmadan
buğulanan gözlerinizden akarken biçarelik
yol hikayelerine karıştınız
kerpiç evlerden göç ederken içiniz
dışınıza taş giysiler giydiniz…
öteki’leriniz oldu hep kendinizden önce
katliamları alkışlarken
çözüp dilinizin düğümünü açlığı ayıpladınız
kim vurduya giderken vicdanınız
gıkınızı yudumladınız…
ışıkları kapadınız ha bire
sobelerken çocukların masum tebessümlerini
gölgenizi unuttunuz göz uçlarında
ölümü savururken kanlı sözcükleriniz
lekesiz düşlerini görmediniz
çemberler çizdiniz
tırnaklarını yiyen çocukların o minik adımlarına
ay yüreklerine batmıştı oysa
görmediniz
göremediniz….