6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1469
Okunma

aldırmıyorum yitikliğime
mevsim ne olursa olsun
solmasın gökkuşağı rengi
artık iyi biten masaldan yanayım
kendine deva bir
yara misali
tohumlar saçılır umuda
gidemem
gidemem haziranda
başaklar boy verir yokluğumda
kör kütük sarhoş olur toprak
nakaratını birlikte söylediğimiz
şarkılar susar
ben
kadehleri kırık bir masada uyanırım
suskunum
yüreğim anka
içten içe kanar sol kederim
bir tek hançer yarası kalır geriye
tutkulu bir sevda ertesinden
sönmez tenim
gözlerim dönüş yollarında
erim
erim
eririm
gidersin
boynunu bükük koyup gecelerin
bilmezsin
yıldızlar düşer
gök kaygan olur bu vakitte
düşerim satırların diline
alınyazıma sürülmüş gıybet kadar
yanar canım
kibrit çalımı sözlerinle
ne vakit dursam seni sevmeye
büyür heybetin
sözlerimin aralığında
ıhlamurlar çiçek açar
ince gül ağaçları gülümser sıra sıra
öyle büyürsün ki gözlerimde
kıyamım yetmez aşka
yine ben
nafile şiirler yazarken
nazlı dağın edasıyla
güpegündüz çalar duygularımı
haziran
ve
alnımın teri damlar
yokluğuna kahırla
alacağım var sevdadan
ayrılık ve hüzün
onun üstüne katmerlenen her gün
günaşırı güneş
kara duman gölgelere sinince
düşeceğim aklına
düşeceğim
tüm ağırlığımca
neresindeyim umudun
hangi yanımda
sevdamın vaftiz edildiği haram suyu
içtiğimden bu yana
sızar avuçlarımdan güz çiçeği kokusu
gözlerimin buğusu
safran sarısı
zor olacak zor
haziranda gitmek
serpecekler toprağa anılarımı
ellerimde o hüzün terleri
aşk ezgin yazılacak
şiir diye yağmurlara
acıyı çekecek toprak...
5.0
100% (6)