2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1564
Okunma

Sevgili kardeşim Dâr-ı Bekâ ’ya teşekkürlerimle....
bugün de ölmedim anne
müjde midir zulüm mü bilinmez
ama bugünde batırdım dünyaya doğan güneşi
çatıma konan martıların ayak izlerinde eridi içime sakladığım sevdalar
sanki kırağı kaplamış içimi
üşüyorum
yalnızım anne
yalnızlığımın ezberi de erber bozanı da yok
her gece bir mezarı kurşunlar beynim
göremem içerdeki ölüyü
bilemem yanar mı canı
bilemem kanar mı eti
sadece saydırır namlusu sıcak düşüncelerim
her gece anne
toprağı kurşunlarım
öylesine
ve iliklerime işlemiş soğuktan mı bilinmez
ben yine
üşüyorum
bir kitabın önsözü gibiyim şu günlerde
kalabalıklar arasında es geçilen
ya da çok görülen
kurduğum düşler hep kapıldığım kabuslara gebe
kaç karanlık feryat esti şu gönle
kaç med cezir gördü bu gözler
ve ucube bir sığınmışlıktayken
kasırgalar yıktı tüm limanlarımı
açıkta kaldım anne
üşüyorum
bu baş anne
rahminden dünyaya ilk selam vermiş olan bu baş
mağrurluğu zirve yaptı kimi zaman
şeytanlaşmışların salyalı dişlerini görmemek adına
zaman geldi kaldırım taşı öptü seve seve
ki sevdiğinin gözünden yaş inmesin yere
saran kollar bıraktı sonra anne
terk etti tüm sevmişlikler
aşkın ateşi söndü
ve parladı tüm riyakar sözler
ateşte kaldım anne
ateşlerde yandım da hissetmedim
ateşler içinden ben
yüreğimin zebaniliğine kafa tuttum da geçtim
üşüyorum