1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1247
Okunma

Ne buğday sapından yaptığım yel değirmeni var elimde
Ne de bakkaldan aldığım kirli boyalı şekerlerim var cebimde
Bir fırtınada kopmuştu hatırlıyorum
Babamın yaptığı uçurtmanın ipi
Batan çakırdikeni acıtmıyor artık ayağımı
Çekmiyor
Kovalamıyor eskisi gibi
Sapan taşıyla camını kırdığım
Komşumuz kulağımı.
Ak dumanlı kara trenler
Geçmiyor artık bu istasyondan
Uğramıyor göçmen kuşlar
Kar beyaz bulutlar seyretmiyor
Eskisi gibi yeryüzünü
Başımı okşayan öğretmenimizde gitti aramızdan,
Güvencinler yuva yapmış beyaz badanalı okulumuz damına,
Nedense bu mevsim,
Ebabil kuşları yüksekten uçuyor akşamüzerleri.
Anlattığı gurbet hikâyeleri ile birlikte gömüldü
Muhacir ninem mezarına
Artık korkmuyorum
Eskisi gibi;
Ölümden, gurbetten, yoksulluğumdan
Bir ben kaldım biliyorum
Bir ben kaldım sırça yüreğimde çocukluğumdan.
Birecik – 22 Haziran 1996
Yüksel Erentürk YILMAZ