8
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1330
Okunma

Yüz bin yıldır üflenen sûr
Çocuk ellerde
Zehirli pamuk şeker.
Güneş yanığı yanakları
Erik kurusu….
Gözlerinin ş/ahlanışı
Bir lokma kuru lavaş
Damla damla ıslanan
Susuz bakraç…
______________________________________
Sen rüyalardan yalın ayak kaç çocuk
Topuklarına kan damlayan tebessümlerle…
Banayım parmaklarımı
Doğunun sarısı doğmuş gözpınarlarına
Buğday başağı saçlarının özlemiyle
Açlığımı haykırayım
Bir omuz nefes…
Gökyüzünden mavi süveter giydirip
Güvercin beyazı umutlarına
Kaşkol’den sevinçler dolayayım buğday yanığı haykırışına
Gül çocuk…
Dişlerinin gıcırtısında kesik cümleler
Bakışlarında biblo sızılar
Yankının kıyısında
Kan gördükçe
Biraz can verdi imla arası
Bir sus…
Yol verse dağlar,
Ay çiçeği başın
Yönüne çömelecek
Umut dirilecek solgun yerinden…
Karınca duasıyla
Yol
Yol
Münzevi çığlıktır lehçen
Ve bir lâl
Cümle-tümce…
Sen
Tarlada doğmuştun
Vakti şafak
Üryan kızılı
Tenini p/aklayan peştamal biçerken yazgını
Lanetlenmiş bir coğrafyaya
Ömür düştün
Gazabına uğrayacaksın
Sus hükmünün
Ağlama çocuk
Sükûta boğ sesini…
Ç/ağıracak bu kalem
Hüznünün gölgesinde
Ol hakikatle…
Yalvarırım çocuk!
Kıs yüreğinin sesini
Gözlerim aramasın gözlerini...