bilinir miydi
umulur muydu
bit pazarlarına nur yağdıran maziyi
evirip çevirip
eski bir pelerin gibi dolayıp omuzlarıma
ve ağlaya inleye düşüp yollara
seni arayacağıma
kim ihtimal verirdi önceden

eskidikçe zonklayan kangrene acısına
her gece yarısı yeniden
cüzzamlı acılar ekleyen bir velvele ki yaşattığın
ödüm kopuyor depremlerimden

bilmezsin
ah
bilemezsin
divâneliğim menkuldür
bigâneliğinden

...

sorulur muydu
bulunur muydu
has bahçemin yediveren gülü gönlümü
böyle târumar bırakıp
yedi kat ele güller deren sen
uzaktan halime gülerken
yedi düvel düşmandan beter sevdaya duçâr
böyle umarsız
ve utanarak kendimden
kendi gözümden düştüğüm neden
neden
neden


bulutlar şahrem şahrem yarılıp
asûman çıldırıp
topraklar hasretle toz duman kesilirken
ebabil kuşlarının taşladığı ben
taş kesilip
nasıl ürküyorum kederimden

bu dehr-i gam mıdır
şeytan aldatması mı yoksa
nedir bu
şah damarımda isminle tepinen

bilmezsin
ah
bilemezsin
divâneliğim menkuldür
bigâneliğinden...

CEYDA GÖRK
17 aralık 2010___07.51