31
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2149
Okunma

Münasebetsiz bir aşk
Kapımın önünde pusuda
Üstelik
Haneye tecavüz sınırında
Çekip tek kurşunumu vursam kalbinin çekirdeğinden
Kaybeder miyim masumiyetimden
Öyle ya; yaptığım nefs-i müdafa
Ya da güvensem
Bir istisna
Ya av olursam avcıyken
Kuşa, kurda , çakala
Her yol aslında başladığı yerde biter
Kör noktadır artık hedef aldığımız yer
Aynanın sırrı dillerde pelesenk
İçi dışına vurmuş yağma sevişmeler
Yürekler kıtlık arefesinde
Bedenlerde gelişigüzel bir rehavet
Ve bu vakitte çok ayıp ruhsal bekaret
Tek kullanımlık paketler halinde satılmıyordu
Kağıt mendil hiç değildi
Kullanıp atılmıyordu aşk
Vakti zamanında
Çin malı plastik bebek değildi kadınlar
Ruhları vardı
Çek defteri değildi adamlar
Hatta kalpleri bile vardı
Masallar vardı
Mutlu sonla biten
Zeytin ağacı gölgesine diktiğimiz ümitler
Kaf dağının ardındaki dev mi çaldı
Kahramanlar vardı devleri yenen
Büyüdü insan devasa
Kahramanları vurdular birer birer
İbret olsun diye cesetlerini gömmediler
Tellal develerin, berber pirelerin işine son verdiler
Grev yaptı mutlu sonlar
Masallar da bittiler
Ve aşk aceze kaldı
Ne çok ana kucağı açıksa hasret
Bir o kadar yetim
Yetimliğinden ziyade piç
Hatta kocaman bir hiç
Sahipsizliğinden belki yeltenmesi her kalpsiz bedene
Sömürülüp iliğine kadar atıldı ya bir köşeye
Biçare
İmdat çığlığı yetişmez
Gönüllü sağırdır koca bir nesil
Ağaç kovukları bile daha merhametli bu devirde
Ana sütü kadar saf
Bir o kadar çiğ
Hem kutsal tapınak
Hem ilk günah
Kırk yamalı hırka
Ya da astragan şaldı omuzlarda
Yaman ikilem
Var git yoluna
Bak aşk ayak altında
Kapımdaki münasebetsiz
Ne olur artık susma
Ya konuş, ya da anla beni
Hâl böyleyken
Ben nasıl inanayım ki sana
5.0
100% (27)