5
Yorum
1
Beğeni
4,3
Puan
2516
Okunma

İçimde kuytu köşelerde saklanma
Yeniden gülümseyebilmek için ihtiyacım var sana
Çık artık ortaya...
Arnavut kaldırımlı sokakta
Kaybolmuş adımlarının gölgesinde yürü gençliğim
Simitçi tablasının üzerine bıraktığın çocuk gülüşünü
Geri al el çabukluğuyla
Ne küçük dileklerin sembolüydü
Aghia Yorgi’nin parmaklıklarına diktiğin tarçın kokulu mumlar
Nasıl gözünde büyürlerdi oysa
Güneşe teslim gölgeler gibi
Onlar aslında sen büyürken yitti gitti...
Erenköy’de saklı bir bahçe
En kuvvetli dalını mekan edindiğin erik ağacı
Baban gibiydi kolları
Korunağındı...
Yuva kurardın hayâllerin ihanet ettiğinde sana
Hatırlar mısın ilk çöküşünü güvendiğin dalın
Dal bir yerde, sen bir yerde, hayâllerin paramparça
Düştüğünde bir daha kalkamazsın sanmıştın
Bir daha böylesi derin yanmazdı canın
Yaşadığın en büyük acıydı
Gel de gülme şimdi
Çocuk gözlü çocukluğum
Kendini unutup
Kırılan dala yanmıştın
Için için ağlamıştın...
Hayat seni hiçe sayıyordu sanki
Ergenliğini es geçmiş
Bir çocuk yüzü yakıştırmış tenine
Çocuk ruhu yerleştirmiş bedenine
Dur be kızım
Bu ne acele
Büyümek senin neyine!
Durmadın
Hayatı vurdun yollara ...
Hazır yoldayken
Samatya’ya da uğra
Merdivenli sokakta gelene geçene kafa tutan
Kasketli kız çocuğuna gülümse
Bir elma şekeri ile üfle heybetini
Çocuk ne de olsa, dünya malı gözünde mi
Kalamış’ta elinde sigarası
Bir kadeh şarabın içinde
Karşıki küçük dağları yaratan bacaksıza bildir haddini
Karaca Ahmet’te buz gibi bir taşı selamla
Çömeliver başına yerinme
Aldırma sigaranın harap ettiği ses tellerine
Babanın en sevdiği şarkıyı söyle
Kucakla sonra mezar taşını
Soğuksa soğuk, ısıtıver
Bir damla gözyaşı bırakma toprağına
Kıyamaz ki o sana
Veda etme, dön arkanı
Senin de gideceğin yer orası
Çay kokusunu takip et sonra
Çek içine derin derin begonyaları
Çıkmaz bir sokakta son bulsun yolun
Bir ev ki; pervazında yediverenler
Biraz hüzün, biraz kargaşa
Gençlik kavgalarını bıraktığın odalarında
Bir hışım kapıyı kapatıp çıktığında
Bilemedin, kırmışsın kirişleri
O kapı hiç kapanmamış sen gittikten sonra
Anan bekliyor yolunu
Hangi meridyene gittiysen
Hangi iklimden geldiysen gel
Bahar yağmurları getirmişsindir eteğinde
Bırak aksın gözlerin, kızarmasın gençliğinin yanakları
Gel, gene de gel
Annenin gözünde bebeksin sen
Portakal çiçeği kokuyor tenin
Bırak; kalsın yaprakların döktüğün yerde
Sen olduğun gibi gel...
5.0
67% (2)
3.0
33% (1)