14
Yorum
9
Beğeni
4,8
Puan
3343
Okunma

Gece...
Islak ıslak toprağı öpüyor bulutlar
Şehveti az, biraz mağrur
Eylül yağmuru...
Öyle hengame bir aşk ki
Yer gök inliyor
Ben sessiz
Dinliyorum
İçimde inadına bir huzur büyüyor
Ben büyüyorum
Korkmuyorum artık gökgürültüsünden
Büyüdüm yılların beşiğinde
Ben bugün kırk oldum anne
Zaman tünelindeyim kendi içimde
Hassas bir terazide yolculuk
Ne mutlu bana
Verecek hesabım yok kendime
Evet
Yanılgılarım çok
Ama pişmanlığım hiç yok
Büyüyorum yanlış - doğru ikileminde
Gidiyorum bildiğim med-cezirde
Utanmalı mıyım
Duru pınarlar akarken önümde
Yıkandıysam yangınlarda
Yanmadan özden sevilmiyor
Gözle sevilen de bana yetmiyor anne
Bildiğin yolda kaybolmazsın diye bir kural yok ki
Yitiyorum an an kendimde
Korkmalı mıyım
Düşüp ateşe yanmışlığım çok
Yanık izim hiç yok
Yanlışa sapmadan
Doğru zor bulunuyor
Ne üfle, ne önüme geç
Ben yanmaktan hiç korkmuyorum anne
Her hata; bir çakıl taşı olup girdi cebime
Ve her biri ağırlaştırdı
Doğruya yaklaştırdı
Kavak yelleri esen başımı
Bugün kırk yıllık aklımla
Hala yanlışa kafa tutuyorum
Mükemmellik benim harcım değil
Ben insanım nacizane
Kusursuzluk kaygım yok
Faniyim ben, Tanrı değilim ki anne
Olduğum benle yetiniyorum
Beğensen de, beğenmesen de
Rutin şeyler de var elbette hayatımda
Mesela
Zeytinsiz kahvaltı yapmıyorum halâ
Beceremiyorum elma şekeri yemeği
Yapıştırmadan burnuma
ve bu yaşımda edepsizlik yapıyorum
Ön sırayı kapmak için kaydırakta
On yedimdeki gibi
Bir duble rakıda yalpalıyor
İkincide yıkılıyorum
Yarım saat kimseyle konuşmuyor
Küskün çocuklar gibi suratımı asıyorum
Yeni uyandığım zamanlarda
Eriyen mumla oynamaktan da vazgeçemedim
Nasıl kızardın bana
Bugün halâ
Bisiklet tepesinde akrobasi yapıp
Düştüğüm zamanlarda ağlıyorum
Babamın koynunda uyuyorum (rüyalarımda )
Günahlarını alsam boynuma
Gider mi cennete
Belki bir asır oldu göçeli
Belki bir dakika
Ne önemi varki zamanın
Çetelesini tutmuyorum
Düşündükçe içim kor
Acıyorum derinden
Dün kaybetmişcesine sıcak boşluğu
Ben onu özlüyorum
Yarımım anne
" Ben varım ya " desen de bana
Yalnızım anne
Boyum kadar büyüttüm
El kadardı çocuklarım
Bilmem gücüne gider mi
Senin öğrettiklerini unuttum
Doğru ya da yanlıştı
Muhasebe yapmadım
Annelik cömertliğiyle
Kendi bildiklerimden veriyorum
Halâ dik kafalıyım anne
Çok şey öğretti yaşam bana
Sıtkım sıyrıldı zaman zaman
Ama...
Keçi inadım var ya
Pes etmedim asla
Öğrendiklerim bohçamda
Öğreneceklerim yolumda
Kırk yıllık bu bedende
Büyüyorum
Gel gör ki
Çocukluktan sıyrılamıyorum anne
Bu gece
Eylül mateminde ıslanan
Ve yağmura yenik düşmemek uğruna çamura yatan
Kırk yaşında bir çocuk oldum ben
Bir sen yoksun, bir de babam yanımda
Hadi babam mazeretli
Başucunda mermer bir taş
Üzerinde bir yığın toprak var
Ya sen neredesin
Büyüsem de, çocuğum
Sana ihtiyacım var
Tutup kolumdan
Çıkartsana çamurdan anne ...
11 Eylül 2009 / Melle
5.0
82% (14)
4.0
12% (2)
3.0
6% (1)