21
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2650
Okunma
Orda elimizin değmediği bir şey kalmasın
Alnın üzerine minyatür gibi
Üfleye üfleye akıl kendini terletir ve yoğurur
Ey ruhun karanlık koylarında su içen âhû
Orda gözümüzün değmediği avcı yoktur kurt yoktur
Leylin Leylâ’ sı orda kendi hayaline mecnun gibi vurulur
Şimdi yanan gözlerimizle durmuşuz
Baldırları çıplak devasa yetim devası sencil
Orda kara deliklerin aheste aheste yittiği çukur ey lût
Sana yaprakları yaralanmış bir gelincik getirdim
Hafızın kabrinde köpürte köpürte kanayan bir gül gelincik
Orda zulmün rahman dimağı ok kirişi ve tambur
Ruhun ve toprağın ölümsüz ezgileri
Dönsün acemaşiran semailer ey hüzzam
Ey melil melil vurdukça mızrabın ucunda uğuldayan su
ezeli mehtap
Bâkî kubbelerde hoş bir seda yırtılmış atlasları coğrafyaların
Orda alnımızın tarih yazısı inanılmaz bir gül-nihal ve kambur
Açıl doğu açıl közüm!
Ney’in neysi gurbetinde ipek kervanları hiç bitmez
Ve hazan rüzgarı dağlarda davudi hüznümüzün
Açıl doğu açıl! Açıl duvağım!
’Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur?’
5.0
100% (22)