7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2374
Okunma

Mevsimler geçiyor,baharlar girmiyordu Aralık kapılardan
Ocakta biraz kül, biraz duman
İnanma duyduğuna / ki gördüklerin dahi yalan
Cümleler bıçaksırtı Şiyar, her sükut bir mavzer
Kabirden ses geliyor, yok gidenlerden haber
Alacakaranlıktan güneş doğana kadar
Yanlışlar doğruları götürüyor be şiyar
Ah! Şiyar
Kaç sala okuduk gidenlerin ardından
Musallada yatıyorken o göçebe sevdalar
Santim santim bildiğimiz aynalar yüzümüze yabancı
El salladık maziye içimizde bir yerde hep o bilindik sancı
Gurbet el sıla oldu, sıla en uzak diyar
Gölgeler çırılçıplak,zaman puslu bir esrar
Zulümden hürriyete kaç fersah kaldı Şiyar
Perdeler kapanıyor henüz vakit ikindi
Akşamlar ömrümüze neden hep erken indi
Sebepler giyindikçe sonuçlar çırılçıplak
Oysa sen de bilirsin, nefes almak değildi ki yaşamak
Ne tufanlar gördük gemilerin dümeninde çakallar
Bir fotoğraf karesine sığmayan hayatlar var
Bilmezler ki sükutum kahpeliklere lütuftur Şiyar
Bozbulanık geceler bir tesadüfmü dersin
Bildiklerimi bilsen sende isyan edersin
Asalet mertebesi medreseden geçmiyor
Namertlik denen illet soya çekim bilmiyor
Dinle mısralarda nağme nağme adın var
Vuslatı fısıldıyor deli dolu rüzgarlar
Bak ’yine aylardan Kasım’
Varlığınla doluyken dört yanım Şiyar
Yokluğun iniyor yüzüme şamar şamar
Sen ki
Her yüzün kendi gerçeğiyle yüzleştiği bir aynaydın Şiyar
Yüzsüzler birer birer ediyorken firar
Söyle Şiyar
Yarına kaç var
Rukiye Küçük
5.0
100% (6)