Selamlar.

Şiirle,

İlginize teşekkür ederim.

Dostlukla,

Selam olsun şiirin gülden-gümüşten-ipekten aydınlığına!

Selam olsun şiirin gülden-gümüşten-ipekten aydınlığına!

Selam olsun şiirin gülden-gümüşten-ipekten aydınlığına!

Selam olsun şiirin gülden-gümüşten-ipekten aydınlığına!

şiiri bilen yüreklere selam olsun!

Yüreğinize sağlık.

Sevgi, saygı, selam ile.

Şiirle,

Her şiir, değişik zamanlarda yeniden yeniden okunmalı; farklı tatlar, algılar, çağrışımlar için.

teşekkürler ilginize.

Sevgiyle,

"Gecede Sözcükler Işıyor"

şiirle, sevgiyle,

"derinlikler' gibi olsun şiir.

teşekkürler.

sevgiyle,

Değerli Dost,

isterim ki eleştiri yapılacaksa, teknik olarak yapılsın. Eksiği, fazlalığı, aksayan/topallayan yerleri imlensin. Sıradan'sa, vasat'sa, kötüyse;
örnekler verilsin ki herkes yararlansın...
Yoksa, içtenlik sorunu çıkar ortaya.
Şiir, kliklerden, klanlardan, tetikçi söylemlerin ucuzluğundan uzak kalmalı.

Has Şiirin, dergilerin/kitapların peşinden gitmeli okur/şair.

Saygıyla.

Necatigil, BİLEYAZDI kitabının bir yerinde şöyle diyor:"........... Şiir, en azından bir mecaz bilgisi gerektirir. Ve ŞİİR KÜLTÜRÜ diye de bir şey vardır." Behçet Hoca, bu sözleri belki de kırk yıl önce söylemiş.
Şiir Kültürü... ne denli önemli.
Bazı eleştirileri, şaşkınlık içinde okıuyorum. Maksadı üzüm yemek değil, bağcı dövmek... Siz, benim yerime yanıtlamışsınız, sağ olun.
Polemik...Ne demek? Neyin polemiği? herhalde apartman toplantısındaki konuları tartışmıyor kimse. Nâzım-Necip Fazıl örneği. 60-70 yıl önceki polemiklerden sonra hiç mi tartışma olmadı Türk Şiirinde?
Kırk Kuşağı'nı anlatan Mehmed Kemal'in "Şairler Dövüşür" kitabı.
Birinci Yeni (Garip Akımı) sonra İkinci Yeni, "70 Kuşağı Şiirimizi Tartışıyor" (M.Yaşar Bilen kitabı)
80 Kuşağı, Yenibütün çıkışı, Şiir İntihalleri, onlarca polemik.

Eleştiri/polemik olmadan, sanat nasıl gelişecek?
Sanırım, bu arkadaşların günümüz dergilerinden de hiç haberi yok.
örneğin Sincan İstasyonu dergisini izlemelerini isterim. Son iki-üç yıllık sayıları bir zahmet okusunlar. Neler tartışılıyor?
"Yaşlı Şairlerin Emekli Edilmeleri", Şiirde Putlar, vs.
örneğin eylül sayısındaki bir yazıda; iki meşhur şairin, artık iyi şiir yazamadığı, sadece ünlerinin rantını yedikleri vs.
Elbette eleştiri, açık isimle yapılmalı. Sanalın baldıranlı ortamındaki gibi, rumuzların ardına gizlenerek, bel altından değil.
Benim, her yazım/şiirim, öncelikle edebiyat dergilerinde (matbuatta) yer almıştır. Sonra bilgisunara aktarılmıştır.
Ne yazık ki bazı arkadaşlar, şiiri/edebiyatı sanal bir düzlemden ibaret zannettiği için; zaman zaman da anlamsız bir 'tetikçilik' içine girmekteler.
Atıp tutan bu arkadaşlar, acaba hangi ciddi edebiyat dergisinde yazmışlar bugüne dek? Ya da kaç dergi izliyorlar* Türkiye'de 150 civarında dergi çıkmakta.
Otuz yıldır Varlık'tan Adam/Sanat'a, Gösteri'den Evrensel Kültür'e, en nitelikli onlarca dergide yazıp çizdim.
Eleştirirken, insaf ve izan sınırlarını zorlamayalım lütfen.
*
Bu karşı yazıyı, niye sayfanıza yazdım.
Çünkü sahici bir değerlendirmeydi, içtendi. Bilgi birikimine dayanıyordu.
En önemlisi, emeğe saygı vardı.

Küçük Prens" kitabının Fransız yazarı S. Euxperry'nin çok sevdiğim bir sözü var: "İnsan olmak, sorumlu olmak demektir."

İnsan olmanın ve Şiirin sorumluluk bilincini taşıyan
Güzel İnsanlara Selam Olsun!

Şiirde hep 'kalfa' kalmak isterdim.

Alçakgönüllü selamınıza

Saygıyla,

Rahmetli babaannem, okula gitmemişti ama bilge bir kadındı.
Çankırı'da, çocukluğumda ve ilkgençliğimde sık sık duyardım bu bilge sözü:
"Kendimden ednâsını bulamadım..."

Ne müthiş bir ironi! kızdığı akrabalarına ya da komşulara böyle seslenirdi:
"merak etmeyin, en kötünüz benim! "

Karacaoğlan şiirlerinden çıkıp gelmiş bir sözcük: ednâ.

İdrak edenlere, bu Karacaoğlan güzelliğini baştacı edenlere

selam olsun!

O engin herkesi kucaklayan yüreğinize bin sevgiyle...

Saygıyla,

HİLMİ YAZGI HOCAM YAZMIŞSA BOŞA YAZMAMIŞTIR.SONUNA KADAR KATILIYORUM....VE HELAL OLSUN HOCAM SİZE DİYORUM..

SİTE ADINA BU ELEŞTİRİLER ARTIK BİR YOLUNA KOYULMALI VE BU TARZ SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ ARTIK....

Şiiri bir yerlerden evet ço0k net hatırlıyorum..Beraberinde ki düsünce ve söylemlerini tasvir edemiyorum ama,kurulla ilgili sözlerinize harfiyen katılıyorum..Özgür ve baskın edebiyatta bunlar olmamalı..Şirr mi,çok özür dileyerek,çok sıradan bir şiir..Sevgilerimle...

Şiirime selam uçuran yüreğinize sağlık.

Sevgiyle,

'Herkes üstüne bir şey alıyorsa', şiir amacına ulaşmış demektir.

Sevgiyle,

Hem düşündüren hem de 'gülümseten' bir çalışma olmuşsa, ne mutlu bana!

İlginize teşekkür ederim.

Sevgiyle.

Sevgili Dost,
Öncelikle söylemek isterim ki bu şiirin yazılmasının üzerinden belki de üç yıl geçti. Dün-bugün meselesi değil. Kuşkusuz iyi şiirler eskimez. Kime göre iyi şiir? Bakış açınıza, estettik beğeni, bilgi ve şiir birikiminize bağlı bu.
*
Takıldığınız üçlü dize için: Son dize "Ne zaman Güzellikler Alfabesine"
Sanırım bu dizede takıldınız. Burayı bilerek 'eksik' bırakmak istedim. Şöyle de olabilirdi: "Ne zaman Güzellikler Alfabesine" geleceksin, ya da
"Ne zaman Güzellikler Alfabesini" okuyacaksın, (ezberleyeceksin)...
benzeri çağrışımları, tamamlamayı, okura bırakmak istedim.
Açık anlatmak yerine "sezdirmek" istedim. Zaman zaman 'örtük' söyleyişler olmalı şiirde. Seviyorum bu tarzı. Şair kadar okur da çaba harcamalı yeri geldiğinde. Her okur, farklı dünyaları düşlemeli biraz da. Bu şiir, bir arkadaşın nitelediği gibi 'sıradan' bir şiir olabilir ama çağrışımı yüksek şiire örnek vermek gerekirse, Necatigil'in muhteşem şiiri "Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca" yı imlemek isterim. Tekrar tekrar okumalı insan, kafa yormalı.

İyi ki varsınız bu sitede.
Suya sabuna 'artniyetsiz' dokunan, klan ilişkilerinin uzağında, has şiiri dert edinen bir gönül insanı, emek veriyorsa bu siteye

İçten teşekkürler 'şiir' adına elbette
Sevgim çokça...

Vehmetmişsinizdir, ben yorumunuzuda gördüm inançlrınız doğrultusunda eleştirmiş, onaylamadıklarınızı yazmışsınız. Bunda bir beis görmüyorum. İlhan bey'de tanıdığım kadarıyla eleştirilmekten çekinmez, eleştiriden çekinmediği gibi. Evet o kıta oturmamış diye bende eleştirdim ama yazdığı bir şiiri birine nazire olsun diye riske etmez diye düşünüyorum.

Saygımla...asran

Bana olsa gerek,yazısını eleştirmiştim

bence yaşamak ve çelikleşmek engeniş anlamda anlamdaştır,
çeliğe ,ne Karacaoğlanlar,ne KÖROĞLULAR SU verebilir,verse verse
kor olup yanan Trifanovlar,Talas Bulbalar,ŞEYH BEDERETTİNLER,HALACI MANSURLAR,NESİMİLER,İMAM HANİFİLER,ŞEYH MUHİDİN ARABİLER,STALİNLER VE YÜCE FİKİRLERİ cverebilir derim,şaire slm

"Türkçemin Süt Dişleri" Yunus Emre'mize sonsuz minnet duyarak;

Ben de sizi bir semahın iki dizesiyle selamlamak isterim:
"Cehennem dedikleri dal odun yoktur
Herkes ateşini burdan götürür"

Nedamet ateşinden korumalı insan kendini, insan-ı kâmil olma yolunda
yürümeli. Özgürlük, estetik erotizm arıyorsa kişi, ilk önce Karacaoğlan'a uğramalı sonra Cemal Süreya'ya.

Sevgiyle,
Şiirle,

sitede gerçekten şiirlere etkili, yapıcı , farklı pencere açıcı yorumlar beredeyse yok gibi. genelde herkes herkesin şiirini beğeniyor, güzel kulağa hoş gelen cümleler kuruluyor. yeni adına yaklaşımlar yok. belkide yeni şeyler sancılı ama doğamıyor

İlhan Bey, sizi destekliyorum...
şiir,sanat,eleştiri...
ortalıkta ne şiir var, ne sanat var, ne de eleştiri..
al gülüm ver gülüm insanlar memnun.. yaşayıp gidiyorlar..
sizin duruşunuzu seviyorum..
hep böyle kalın değerli dost...

"Erkekçe olsun dostluk da düşmanlık da" diyen A. Arif'e aşk olsun!

Ali Dost,

Yine bu yazı ile ilintili, yine Şehir dergisinde beş altı ay önce yayımlanmış bir yazım var ki o da sitede ekli: "KOD ADI..." başlıklı. Öncelikle o yazı okunmalı. Çünkü süreği bu yazı.
Sanalın Kaygan, Zehirli, Tehlikeli Bahçesi.
Denetleyen yok, değerlendiren, ölçüp biçen yok.
Eline klavyeyi geçiren...Kocaman delikli kalburlardan akıtıp duruyor...

Sevgiler,

buna benzer bir şey olduğunu anlamıştım..
çünkü şiir çok tavırlı..
neredeyse tokat sanki..
tekrar kutlarım sevgili dostum..
sevgimle..

(hemen okuyacağım yazıyı..oldukça eğlenceli galiba:=))

Dost,
Dün 'günün yazısı' seçilen bir polemik yazım vardı. "Sanalın baldıranlı bahçesinden bir yazar"
Gelen bir iki yorum ilginçti, baldıranlı.
"bel altından vuruyormuşum..." Kim vuruyor?
Bu yazı Şehir dergisinin 59.sayısında(ağustos-eylül 2010) çıktı. Dileyen (muhatap) orada ya da başka yerde yanıt verebilir. Çünkü ben, ne o yazının muhatapları gibi ne de bu sitedeki bazı üyeler gibi kimliğimi saklamıyorum. Sanalın karanlık mağaralarına, rumuzların ardına sığınmıyorum. Bel altından vurmak... adını gizleyip, ahkâm kesmektir.
Biz, orda apartman komşuluğundaki sorunları tartışmıyoruz. Elbette ikili (ya da çoklu) polemikler olacaktır yazınsal düzlemde. Bunlar nerede dile gelecek?
Her gün yüzlerce manzume düzeyinde şiircikler, şunlar bunlar asılıyor siteye. Onlara kaç kişi eleştiri getiriyor? Bir iki kişi dışında. Dört bin kişi var bu sitede? Suya sabuna dokunan, bilgiye, birikime dayanan eleştiriler nerede?

Özgürlükmüş... Küfürlü manzumeler... mi Has Edebiyat mı?
Benim Özgürlüğümün başladığı yerde Senin Özgürlüğün biter"
Sınırsız Özgürlük, Kaostan, Yozlaşmadan, Çürümeden başka ne getirebilir topluma?

Kokuşma ile Özgürlük birbirne karışmış durumda.
Ayakların baş, başların ayak olduğu bir düzende; saygının, sevginin dibe vurduğu ve tüm değerlerin alt üst olduğu bir toplumda: kendini rumuzların arkasına gizleyen kimliklerin, kalkıp da bizi "yasakçı zihniyet" gibi gülünç yaftalarla suçlaması, insanı üzüyor.
Siz, önce niye rumuzların arkasına saklıyorsunuz kimliğinizi/kişiliğinizi?
Bunu sorgulayın. Yazının en temel kaygısı da budur zaten.
"Erkekçe olsun dostluk da düşmanlık da" diyen A. Arif'e aşk olsun!

Yağmur toplayan bulutlar...

Şiirlere
Ömrümüze yağsın
İncecik...