14
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2587
Okunma

Bir eylül sabahı uyanıyorum kentin soluk yüzüne
Yağmur sesine vurmuş darbenin kan sızdıran gözleri
Ve güne düşmüş cehennem serinliği
Suya duran aksimi neşterlesem diyorum
Üşüyorum
Avucuma sığmıyor yüzüm
Yüzüm esmer
Yüzüm hüzün düşürmüş gamzelerine
Yüzüm bin yıllık militan büyütüyor sessizliğinde
Yozlaşan ellerime dokunuyor
“gidelim buralardan” diyorsun
Üzülüyorum
Kızma bana ölüm gözlü yar
Memleket havasında tutuldum ben sana
Parkalı zamanlarda Ahmet Arif düşmüşken dudağıma
Koyu bir geceyi çağırıyordu bu kent
Ağlıyordu güneş eylülün kollarında
Şimdilerde uyuyamıyorum
Her gece sıçrayarak bölünüyor uykularım
Bir de sen iniyorsun düşüme
Memleket yorgun
Sen yarım
Ahh! Ölüm gözlü yar
Oysa
Yusuf’u gözlerinde
Deniz’i saçlarında yakalamıştım bir eylem ortasında
Avuç içi yangınlarımda boy vermişti baharlar
Aydınlığı olmayan güneşli günlerdeyiz
Dilimizde 68 türküsü
Ahh! yar
Nasıl da sana gelmek istiyorum her akşamüstü
İzin vermiyor içimdeki bu yoz topraklar
Sığ sularda boğuluyoruz
Gölgemizi kesiyor karanlığın elleri
Şimdilerde sadece özlemekle yetiniyorum
Hatırla
Nasıl da taşımıştık yüreğimizdeki o aydınlık sevgiyi
Bir bilsen
İçimden nasıl da sen sızıyor
Sızlıyor memleketin kanı çekilen damarları
Baharı söküp alan bu eller kimin
Körelmiş yüreklerin gönül gözleri
Diller sus
“sus” yüreğim
Allah aşkına “sus”
Taşımıyor artık zaman
Ne beni
Ne sevgiyi
Ne sevgiliyi
sevgi dündar@ağustos2010