2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1332
Okunma

Al, götür beni,
Her şeyin çimlendiği
Uzaklara...
Erenlere...erişilmezlere...
Çelik pençelerinle
Sürükle uçurumlardan
Kara günlere...
Götür beni,
Soluğunda nem olayım
Kurumuş dudaklara.
Kavuşmaya hevesli kötürüm ellerim,
Solmuş şakaklarımla
Hazırlanayım
Karşılanmaya…
İçimde ateşten büyüttüğüm
Alevden örgülerimi
Çözsün...
O duvaklar üstüne
Duraklar tutamaklar
Sevdalar eli...
Aldırma takıldığıma.
Boğazında beklettiğin çalılar
Takılarım;
Marifet nişanesi değil,
Sahipli olduğumu gösterir belki!
Neyi kopardınsa yeter.
Peşimde bıraktığım of ‘of lar
Şafak bülbüllerimin değil
Çoraklık vakvaklarımındır
Uğraşma çözmek için kösteklerimi,
Düğümlü değil... dövgülüyüm
Kaçır...kaçır beni
İhanetli bütün varlığımdan.
Tek çarem körlüğüm, uyandırma.
Çünkü çok uyudum uyanıkken ben
Bu çıngıraklı kapının
Tık tıklı, çıt çıtlı
Merasimleri dinmeyecek
Sinmeyek bu uydurma gecelik
Ya, yere çöküşlerimde,
Varırcasına bir yerlere
Ayakta durabildiğimi görebildiğin an
Ya, bütün çevreler;
Kavşaklar
Gök ve yer
Gölgeler ve gönüller
Menfezleri kapatıp
Gel, demeden
Göğsümden
Al, kaçır beni…
Abdurrahim KÜÇÜK
5.0
100% (2)