7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1800
Okunma

Kesti arkta suyu
Çatlak elleriyle sürdü toprağı derin uykusuna
Dikti gözlerini yaralı ekinler çatısına
Ayrığa yıkılan bedeni düşerken ayakucundan
Uzaklara...
Saldı bakışlarını üç dağ arasından
Uçan kuşlara...
Söylesene!
Hâlâ yatay mı ufkun çizgisi
-yer-gök-düş-yaşam-
Paralel uzantılar...
Buralarda güneşi doğuran, sancılı seher esintisi olmaz
Deniz yok!
Halikarnas uğramaz...
Kader çıkmazına çakılmış ölü tutulması var ay’ın da
Argın düşlerle sınanan
Gece sorgulanmaz...
Durup dururken
Tutarsın kalbini
Tütün de dingin bir iç geçiriştir zaman
Dolarsın dumanına
Manasız varoluş kavislenir boşlukta
Çöker tavan arasına
Aranır hatıraların günahında...
İnce ince dokunan düne
Bir şişe daha boşalır dalmak için dibindeki hayale
Figan kirpikler ham yaşları damıttıkça
Yankı Yusuf’un kuyusuna gömülür
Saman kâğıt üstünde şiirler filizlenir
Bilmez gibi...
Bir çocuğun büktüğü dudaklarından karışırsın hayata
Dersin merhaba...
5.0
100% (5)