8
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2515
Okunma

...
bir iki kırık bacaklı cümleyle - kalbimin süngüsü düşer
kocaman bir gözyaşı atar denize şu içim
bir akşam üstü
yaprak dahi kımıldamazken işte, tabiat susmuşken
dilimin bereket saydığı tüm sözcüklerden geçmişken
bu geçişi hiç sevmemişken
giden koca göbekli bir gemiye el sallamayamışken
şimdi
sormasın kimse
bu yolculukta aç kaldım diye
gönül
koymasın kimse
denedim
aşkın dibine burnum sürttü
yosunluydu - soğuktu
ayaklarımın ıslanışına aldırmadan cesurca dolaştığım koridorlardaydı
ve
tüm resimler silinmişti duvarlarda
ırzına geçilmiş kalpler vardı ameliyat masalarında
ve ırzına geçilmiş kalplerin doğum anına denk gelmişti gidişlerim
gidemeyişlerim
ebeliğe ben seçilmiştim
beklemeliydim - doğması gerekliydi bu bebeklerin
kelebekli bahçelerden geçecektim
şeffaf çiselerin,
ot başlarını okşadığı yollardan
gülüçüklü bahçelerden
kucağıma karnı aç çocuklar verilecekti her adımımda
doyuracaktım içimden gelen Tanrı vergisi o beyazla
annemin, dudaklarıma döktüğünden çok daha fazlasıyla
denedim
aşkın serine hüznüm sürttü
ve tüm kapılar
bir anda
kapandı yüzüme
şimdi,
yüzüm mü nerede
bende
ellerimi
sözlerimi
kirpiklerimi ve heveslerimi topladım oradan buradan
tüm parçalarım uydu yeniden yerli yerine
eksilmedim
çok gelmedim sancıma
... ...
.
______________________________________________________________________
ırzına geçilmiş kalplerin ebeliğine atandım her yeni görevimde
ölü doğan bebekleri öptüm diye
vicdanım çok ağrıdı
istifa ettim sevmeye
..!
______________________________________________________________________
Çiğdem Dal
5.0
100% (4)