17
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
2466
Okunma

bu şehrin gözleri ne renkti yıllar önce
şimdi bu pus
bu nem
ve bedbin bakışlarını gölgeleyen kül rengi kirpikleri
ne renkti eskiden
çalıp çırpan
tutup kırpan
yakan yıkan kim
ve içinde külleri savrulan
itilip kakılan
enkazı kalmayan devr-i muhabbet ne renkti
var mı bilen
kor düşen sevdaları yaşatan şehir
bestelenen
güftelenen
özlenen
sen ey vuslatı bir ömre bedel
göğsünde uyuttuğun ebrûli sevgililerden var mı dönen
gözlerine isli çıralardan sürmeler
dudaklarına kan kırmızı güller kondurduğun
hani
sebebi meçhul bir cinayete kurban edilen
bir Leylâ vardı hani
mısra mısra
nakış nakış Boğaziçi dökülürdü gergefinden
hep hazandı mevsimi
hüzündü bütün
hani sular yanardı her akşam hasretinden
efsâne misaldi
Emirgân’dan Adalar’a fısıldaşan sularla sürüklenen
....
ah bilen var mı
hatırlayan var mı bu şehrin sokaklarını
mor salkımlar taşardı bahçelerinden
haris gözlerde şehvet misali âkîbetin
yalan sevdaların
talan ziyafeti şehrim
dayanmıyor yüreğim
sen gibi bin parçayım kederimden
...
şimdi bu pus
bu nem
ve bedbin bakışlarını gölgeleyen kül rengi kirpiklerin
ne renkti eskiden...
CEYDA GÖRK TEMMUZ 2010