6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1309
Okunma

Gece devşirirken karanlık yüzünü,
Aydınlık saten bir elbiseye bürünür gün,
Onulmaz bir koşuşturmaca başlar kentimde.
İlk besmeleyi fırıncılar çeker,
Düşlerini kundaklarlar,
Hamur teknelerinde.
Odun harında umudu katık ederler hamura,
Buğusunda bir ömrün yanığı kokmakta.
İt sesleri arasında çöpçüler geçer kentimden
Kaldırımlardan kim bilir kimlerin izlerini süpürürler,
Avuçları kirli, üstleri başları hasret kokar, aş kokar,
Akşam eve bir gofret, bir çiklet götürmeyi arzularlar,
Yorgunluk koymaz bedenlerinde gülen bir çift göz.
Yorgun bedenleri ile üç beş kadın düşer yola,
Zengin hanımların, camını kapısını silmek için,
Akşam ayyaş eşe meze parası,
Artanı kendilerine azık etmek için,
Var güçleriyle yaşama telaşı!
Besmele ile kapıdan çıkar bir polis
Dönmek yoktur belki,
Belki hain bir pusuda can vermek vardır yazısında
Üç beş çapulcunun ardından koşarken!
Ne eş ne çocuk!
Varsa yoksa vatandır gönüllerinde ki sevda!
Ve ben, her sabah
Vira bismillah deyip,
Salıyorum ağımı engin maviliklere,
Sözüm ona, böyle böyle unuturum diyorum,
Akşam olup ta yorgun bedenimi serince sedire,
Bunca yaşam kaygısını hiçe sayıyorum,
Yalnızlığıma sarılıp, gözlerinin esrarına dalıyorum.
gülbeyaz sarıoğlu
ikibinonun/beşinciayının/yirmibirincigünü
aklımdaki/tilkilerle/savaşırken
5.0
100% (5)