Nail Yavuz
52 şiiri kayıtlı

ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ

Nail Yavuz
  0,0 / 0 kişi ·1 beğenme · 17 yorum · 1287 okunma

ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ








alnımda biriktirdim suyun tadını

kan revan içinde şarap

bana dokunma
yarama denk düşüyor gece



ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ



dolu dizgin bir sabahtı gülüşün
her şey başlangıç bitişini düşünmediğim
mavi günleri vardı ya İzmir’in hani
güneşi bulutlara tutsak olmayan

seninle uyanırdı gün
bir ıslıktın soluğumda çınlayan
düşerdi imbata kısrak yelesi saçların
adımızı söylerken şafakla bir

dur
anılarımı silme

ayırdına varmak isterken yaşanmışlıkların
aniden bir yalan sekerek geçiyor
rüzgar yürüyor / duruyorum
çılgın bir sabır soluğa birikiyor

neden böyle kalabalık susanların korosu
sessizlik sarmaş dolaş

baktım ki gölgemden başka bir şey yok
zaten kokusunda var ayrılık gülün

gün tutsak görkemli yalnızlığımda
üşümüş sözcükler soğumuş soluğum
anlaşılmaz kimsesizliğim / hele şiirim
herkese uzak kendine yabancı
aynanın düşlerine savrulan o çığlık kimin

bekletilerek acıtılır zaman
hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları
yalnızlıkla acı harç edilmiş
hüznün duvarlarına konmuş



başın ağırlığının yastığa bıraktığı çukur iz, komidinin üstünde
yarısı içilmiş bir bardak su, bir bölüm sonunda açık bırakılmış
kitap......................................................................
kirli sakallara dolaşmış akşam
kendisiyle oturup içmiştir geceler boyu
______sızmış umutlarına

bir zaman yorgunuyum


söz kördüğüm / acı donuk
susmalara bırakmış ömrünü tutsaklık
düş yoksulu olmuş uçurum
yanaklarda tuzlaşan hüzün
ateşi tutan kimin elleri



Nail Yavuz, İZMİR
yeniden düzenleme



Şiiri Değerlendirin
 
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?

ATEŞİ TUTAN KİMİN ELLERİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
19 Eylül 2007 Çarşamba 17:11:55
çok takdir ettiğim bir şiir olmuş.
saygılarımla,
25 Haziran 2007 Pazartesi 13:15:49

Aramızdan ayrılan sevgili Dost Sayın Sevim Erdoğan Tezel'in,
Başka bir sitede bu şiirime yazdığı yorumu anısı için buraya aktarıyorum.

Sevim ErdoğanTezel (11-05-2005, 16:11)
ÖZEL MESAJ
ÜYE DETAYLARI

uzak aşk,unutulmayan sevgili,ve yıkılmaya yüztutmuş bir hayat...pek çok şeye boşvermişlik,ve yinede yaşamak,yaşayabilmek...yanarak,ağlayarak...yazarak.

sevgi ve dostlukla


14 Kasım 2006 Salı 00:05:34



İçine İzmir sızmış bir şair Nail Yavuz.

İzmir sızmış diyorum zira; bir tarafı gürül gürül yaşamak derken,
diğer yanı hüzünlü bir yanlızlık taşıyor.

Bu iklimin bütün şairlerinde bu var.

Attila İlhanda da,
Hilmi Yavuzda da...

Kendini ele vermeyen bir dil bu.
Yalnızlığı buradan geliyor kanaatimce.

Nefis bir şiir "Ateşi Tutan Kimin Elleri"

Saygıyla selamlıyorum üstat...

GÖÇEBE


14 Kasım 2006 Salı 00:00:19


''bir zaman yorgunuyum''

Geçmişi günümüze taşımak zordur...
Anıları alıp getirmek, karşımıza oturtmak ve söyleşmek...

İzleri aramak yüzümüzde ve yüreğimizdeki yansıması ile karşılaştırmak...

Hep güzeli düşünmek, düşlemek ve anımsamak ister ruhumuz;

Tıpkı şu dizelerde olduğu gibi...

''dolu dizgin bir sabahtı gülüşün
her şey başlangıç bitişini düşünmediğim
mavi günleri vardı ya İzmir’in hani
güneşi bulutlara tutsak olmayan

seninle uyanırdı gün
bir ıslıktım soluğunda çınlayan
düşerdi imbata kısrak yelesi saçların
adımızı söylerken şafakla bir''

Sabit tutamazsın usunda zira yalan bir gölge geçerken diyor sana...

Kokusunda ayrılık var gülün...

Gözlerini kapatıp, ruhunu yüreğine saldığında anlarsın...

''söz kördüğüm / acı donuk
susmalara bırakmış ömrünü tutsaklık
düş yoksulu olmuş uçurum
yanaklarda tuzlaşan hüzün
ateşi tutan kimin elleri ''

Geçmişin yolculuğunda bir zaman yorgunuyum, tuzlaşan hüzün yanaklarımda....

Sevgili Nail sizede söyledim ya, kaç kez gelip gittiğimdi sözün soğuduğu yazamadığım...

Sevgilerimle kutluyorum sizi...

SİYAH HÜZÜN
13 Kasım 2006 Pazartesi 23:45:00
Sular serinletse de alnı

Bir telaş yarayı sarmakta gece...


İzmir’in,

O bir başka kendine has büyüsünde güzel şehrimin,

Her sabaha günle uyanırdı

Her sabahı kısrak gülümsemesinde sırlar gizlerdi güne sürprizle.

İmbatı yeleler kuşanmış,

Savurur yelken sevdalar körfezin gizeminden

Ve sanki titreyişlerinde ışığın yakamozlar sağardı gözleri

Gözlerinde sevginin.

Susanlar söz birliği etmiş çılgın bir yankı doğurur gecede

Ve nereye gitsen bir iz ki peşinde

Kendidir tek takipçisi

Anıların gölgesinde yaşanmışlıklar

Islık ıslık

Tüner şafak vakitlerinde.

Ağır ağır çöker sineye.

Kimli kimsesizlikler

Başı boş günlerin dermansızlığı

Çığlık olup yırtar şafağı.

Duvarları boyar hüzün yalnız bakışların sessizliğinde

Bir ateş ki yürek

Ve tutan eller

Adı saklı yürekte

Buram buram tüterken hasret.



Ve benim hasretim ki
bilir Dost

Güzel şehrime

Sinesinde sakladığı sevdiklerime..

En değerlilerim,

Yüreğimi titreten hasretliklerim...


Bir Dost elinden düşmüş kalemin izleri.

Güzel yüreğinden söz haykırmış,

Yine güzel dizelerle bezemiş şiiri.


Sevgilerimle Nail

Sesin her daim haykırış olsun yağsın şiire.


ÖZNUR KARAYUMAK


Nail Yavuz tarafından 11/13/2006 11:47:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
13 Kasım 2006 Pazartesi 23:37:46
Nail'e birşeyler olmuş
sanki patlama anı gibi
biraz deşelemem geker satırları izninizle sayın Yavuz


güncelleme

anlımda biriktirdim suyun tadını
kan revan içinde şarap
bana dokunma
yarama denk düşüyor gece
başta burası kimin sizin mi?Sizin değilse size kim bunu söyletti merak ettim:)


günleri vardı
seninle uyanırdı gün...-burası "dı" ile aldatmacanız bence bize bunu yapmayın
sonra tehdit anılarımı silmeyle...içinizi tehdit etmişsiniz bence
bir yalanın sekerek geçmesi harika bir an-düşünün
kulaklarıızı sıyırarak neler demiş o yalan
susanların korosu sizi o satırda korkutmuş-acil harf bulun kulaklarınıza
ve gölgenizden başka yer olmaması mezarınızın gölgeye vasiyyeti gibi geldi bana
burası tam delilik izi kendi kendine konuşma

başın ağırlığının yastığa bıraktığı çukur iz, komidinin üstünde
yarısı içilmiş bir bardak su, bir bölüm sonunda açık bırakılmış
kitap................................................................
kirli sakallara dolaşmış akşam
kendisiyle oturup içmiştir geceler boyu
______sızmış umutlarına

ve yönelmiş kıbleye sorduğun soru şu
ateşi tutan kimin elleri

bende size soruyorum
ateşi tutan kimin elleri ???

saygılar ve daha bir yığın selamlar

fazıl
13 Kasım 2006 Pazartesi 23:28:16

şiir kelimesi
neleri nelerden alıyor
neyi neyden yakalıyor
nasılı nasıl değiştiriyor
nedeni neden başka şekilde giydiriyor

şiir kelimesi dört harfli bir kelime...
her harfi anlamak her harfi kavramak
her harfi düşünmek her harfi algılamak
aslında harflerin harf olmadığını
her birinin ayrı bir dünyaya kapı açtığını
ve bu kapıyı birleştirebilenlerin dünyaları birleştirip
tek bir kainat oluşturup
bu harfleri tekrar değiştirip
reenkarnasyona uğratıp
metamorfoz edip
yeni oluşturan kainattan tekrar tekrar yenilerini
tekrar tekrar değiştirip
yenilerin yenilerin
aklı sonsuzluğa
mantığı sonsuzluğa
algıyı sonsuzluğa
en önemlisi düşünceyi sonsuzluğa götürüp
sınırsız adımlarla tekrar ordan gelip
giderkenki adımları
gelirken farklılaştırıp
aynı yol üzerinde sonsuz yollar açmak...

en güzel örneklerinden bir çoğunu sizde görüyorum...
ışıltılı bir kapı açıyorsunuz
ve o kapıyı açabilenler girdiği zaman
sanki bir daha çıkmak istemiyorlar...

"düşerdi imbata kısrak yelesi saçların"
"rüzgar yürüyor "
"üşümüş sözcükler soğumuş soluğum"
"kirli sakallara dolaşmış akşam "
"düş yoksulu olmuş uçurum "
ve bir başka şiirinizden "söz soğudu"
"söylemin omurgası"

kolay bulunamayan dizeler...
ben zaten her daim harflerin,kelimelerin,cümlelerin
en nihayetinde anlamın
akabinde düşüncenin her zaman farklı bir elbise giymesinden yanayım...



tebrikler

karkristali
13 Kasım 2006 Pazartesi 23:20:39
Ateşi Tutan Kimin Elleri

(daha okumadım ama şiiri
El o kadar çok ki
Ve ateş de bir o kadar “yanık”...)

“alnımda biriktirdim suyun tadını

kan revan içinde şarap

bana dokunma
yarama denk düşüyor gece”

su ve içinde şarap yanında
Kap bir gece
Gelme girme koynuma
Yaralı
Gece
Demiş sanki şâir
Azabımın...

...

dolu dizgin bir sabahtı gülüşün
her şey başlangıç bitişini düşünmediğim
mavi günleri vardı ya İzmir’in hani
güneşi bulutlara tutsak olmayan(gülüş...ü... doğmuş gün gibi aralığında İzmir’in bir sabah kendi gibi büyümüş gölgesi bile set çekmek için aydınlığın önünü kapatan her buluta... her oluşa...)

seninle uyanırdı gün
bir ıslıktım soluğunda çınlayan
düşerdi imbata kısrak yelesi saçların
adımızı söylerken şafakla bir(gülmüş ve uyanmış o dem şehir deniz üzerinde eserken yeller... yel gibi eserken o saçlar, yarı kara yarı gündüz, onun saçları yalnız denizi üzerinde bir gönlün... esermiş şafak, şafak gibi aydınlık

dur
anılarımı silme(silinmesin gülüşün yüzünden ve gülmeyişin yüzünden bir toplamı yaşanmışlık...)

ayırdına varmak isterken yaşanmışlıkların(seviyorum ben bu kelimeyi: “ayırdına...” çok da kullanıyorum hem; anlaşılmaz olsa da birilerince gene de güzeldir diyorum ay yurdunda olmak anıların, kara deliğindense...)
aniden bir yalan sekerek geçiyor(topal mı yoksa bütün yalanlar, evet... topal olmalılar ki hani bir gün bir yerde düşerler...)
rüzgar yürüyor / duruyorum(ama hayat tamamı ile düşmez asla şâir susabilir, durabilir lâkin ardındakilerin eser rüzgârıdır..)
çılgın bir sabır soluğa birikiyor(ve bu rüzgâr, kimi zaman sabrı taşır âtiye...)

“neden böyle kalabalık susanların korosu
sessizlik sarmaş dolaş”

Kalır susmak belki
İçinde çoğunluk
Sana
İçinden çoğunluk susar hep
Yalnızlıkların...

...

“baktım ki gölgemden başka bir şey yok
zaten kokusunda var ayrılık gülün...”

ayrılık-gölge
ikisi de kara
karanlık...

...

“gün tutsak görkemli yalnızlığımda
üşümüş sözcükler soğumuş soluğum
anlaşılmaz kimsesizliğim / hele şiirim
herkese uzak kendine yabancı
aynanın düşlerine savrulan o çığlık kimin”

Sığıntı... evet... şiir, zaman geldi yalnızlığımıza sığındı; gitti zaman; biz ona sığındık... çığlık çığlığı kovalarken, bizden, bizden değil yahut...

...

“bekletilerek acıtılır zaman
hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları
yalnızlıkla acı harç edilmiş
hüznün duvarlarına konmuş

başın ağırlığının yastığa bıraktığı çukur iz, komidinin üstünde
yarısı içilmiş bir bardak su, bir bölüm sonunda açık bırakılmış
kitap......................................................................................
kirli sakallara dolaşmış akşam
kendisiyle oturup içmiştir geceler boyu
______sızmış umutlarına

bir zaman yorgunuyum

söz kördüğüm / acı donuk
susmalara bırakmış ömrünü tutsaklık
düş yoksulu olmuş uçurum
yanaklarda tuzlaşan hüzün ateşi tutan kimin elleri”

Yine bürümüş durmuş bu en hazin son
Acıyı; yine acıtır olmuş neden, insanı
Zaman da hiç durmazmış, neden yerinden uzatırmış elini yardım kedere
Verilen insana lâkin

Ömür mahkûm görülmüş mü edilmiş mi acep böyle hep susmaya
Susturulmaya mı çalınmış doğası bu düzenlerin maya


...


Okudum ve şiiri düştü yara
Şarap tadında gecenin

Elleri ateş oldu
Değdi alnıma
Alnım ateş

Sudan
Ateş


...



Şiir


FÂtih Çodur

13 Kasım 2006 Pazartesi 23:15:57

Yanakta tuzlaşan hüzün
dolu dizgin bir sabahtı gülüşün
her şey başlangıç bitişini düşünmediğim
anlaşılmaz kimsesizliğim / hele şiirim
menekşenin suya uzanışıdır
o aynanın düşlerine savrulan çığlıklar’’

Kuruyan gözyaşının neden orada o kadar beklediğinin düşüncesinde sürüklenme.
Bir sabahın şahlanışını gülümsemeyle özdeştir iken,bitişinde gelmesi yalın ayak.
Sabahın seherinde yalnızlık rakkasesi dolanır tek çengi.
Bir adam şiir yazar,çiçeklerin köklerini salışında simli aynadan gördüğü nü tabloya...

Şiirlerin girişindeki derinliğe hep atıfta bulunurum.
Bir şiiri sürükleyen lokomotif giriş satırlarıdır.
Canlı örneği bu düşsellikte katar ardından kırk satır çeker.
Feryat figan.

‘’bir zaman yorgunuyum
gün tutsak görkemli yalnızlığımda
kaf dağının ardındaki aşk
baktım ki gölgemden başka bir şey yok
zaten kokusunda var ayrılık / gülün ‘’

Lokomotif kendisi olursa insanın,terdir yakıtı.Lakin terin tadı dile gelmeden tasvir edilir değildir.Dilde alınan tada ki yüz ekşiliği uyanılan günde baş başa kalınan aynadaki suret gerçeğe döner.Masalsı bir ivmenin dik açı hareketinde görünen gerçek baş başalığa dair.

Gölge hep durduğun yerdedir.
Gölgelere ise hiç aldanmamalı risalesinden değerli satırlar.
Şairin yazdığı kağıdın ne ehemmiyeti var ki duyguları bu güçte aktarabildikçe.

’’neden böyle kalabalık susanların korosu
______sessizlik sarmaş dolaş
hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları
yalnızlıkla acı harç edilmiş
hüznün duvarlarına konmuş ‘’

Yalnızlıkla baş başa kalındığında uğranan taciz.Sorgu başladığında bilinen her şey unutulup nedenlere düşülen şerh bu kıta başlı başına.’’hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları’’ bu satırda epey bir dinlendim .Sonrasında verilen hüküm sadece kendini muhatap almış ibaresi uyandırır bir okuma anlaşılıyor.

Oysa kalemin kast ettiği yer dizede yalnızlığın acı ile harç edilerek yoğrulmuş ve üzerine yeni tuğlalar eklemek için yerine konmuş görüntüsü oluşturuyor.Mecazi anlamda bin dirhem değerinde bende ki anlamı.Akşamlar çoğulu sürdürülerek yada konmuş zamanı yok edilerek geniş zamana taşınsa idi daha pekişir durur gibi.

’’kirli sakallara dolaşmış akşam
başın ağırlığının yastığa bıraktığı çukur iz, komidinin üstünde
yarısı içilmiş bir bardak su, bir bölüm sonunda açık bırakılmış
kitap......................................................................................
kendisiyle oturup içmiştir geceler boyu
_________sızmış umutlarına

söz kördüğüm / acı donuk
susmalara bırakmış ömrünü tutsaklık
düş yoksulu olmuş uçurum
_____yanaklarda tuzlaşan hüzün
________ateşi tutan kimin elleri ‘’

Bu dizeleri birbirinden ayırmak çok zor.Bir bütün zincirin halkası tamamı.Bir sayfa değil de bir bölüm.Bu ayrıntıyı atlamamak gerekiyor.Kitabın açık kalan kısmında.Noktalar ise devamlılığın müddetini gösteriyor.Gözyaşının durduğu yer yanak yinelemesi.Orda kalmış olmalı kaskatı.Kirli sakallara dolaşan akşam imgesi sonrası şiirin bu bölümü düzyazıya dönüştürülüyor.Bilinçli yapıldığını ve bu bölümdeki metnin o tatla alınmasının istediğini şairin enjektesi gereği olduğunu düşünüyorum.

Bu bölümde en çok takıldığım yer komidin oldu.
Yatak odasındaki bu mobilyanın dışında bir yere bardak konması çok dikkatimi çekerdi.Yastık baş kitap üçgeninde.


Uzanılan yerde yapılan hesabın sağlaması meşalelerin aydınlatmaya mı yakmaya mı geldiği sorgusu kendine.

Kurgu harika fazlası ile gerçek.
Yalnızlıkla düet ana fikir.


Bir ara bu şiirde bana çizilen çizgilerin bizi geçirmek istediğiniz hangi geçidi işaret ettiğine değinirseniz bu forum vesilesi ile sevinirim.

Kaleminiz bu koyuluğu ile.

kristalsenfonisi
8 Kasım 2006 Çarşamba 20:30:52
gün tutsak görkemli yalnızlığımda
üşümüş sözcükler soğumuş soluğum
anlaşılmaz kimsesizliğim / hele şiirim
herkese uzak kendine yabancı
aynanın düşlerine savrulan o çığlık kimin

bekletilerek acıtılır zaman
hükmünü vermiştir yorgunluk akşamları
yalnızlıkla acı harç edilmiş
hüznün duvarlarına konmuş ...

saygılarımla
16 Ekim 2006 Pazartesi 14:12:19
çılgın bir sabır soluğa birikiyor

zaten kokusunda var ayrılık gülün
ateşi tutan kimin elleri

Çok beğendim.Etkilendim.İzmir' den sevgiler.
16 Ekim 2006 Pazartesi 13:48:31
Emek verilen şiir çok belli oluyor...

kutluyorum sevgili hemşehrim
16 Ekim 2006 Pazartesi 01:09:02
yalnızlıkla acı harç edilmiş hüznün duvarlarına konmuş...güzel bir şiir okuttuğunuz için teşekkürler...saygı ve sevgiyle kalın...
16 Ekim 2006 Pazartesi 00:55:19
Sayın Nail Yavuz,

Bütün samimiyetimle yazıyorum şu an bir saate yakın bu sitedeyim şiir ve yazıları okuma fırsatı buldum kendimcede yorumluyordum.
Şimdi sizin yüreğinizin sesine konuk olmuştum ki şiirinizin güzelliğinde tutuklu kaldım..
Kutluyorum kaleminizi.
Şiirinizin verdiği güzel tadın ahengiyle buradan ayrılıyorum efendim...
Melekler yüreğinizden öpsün..

İyi geceler.
15 Ekim 2006 Pazar 23:42:38
girizgâhına vuruldum ama şiirde kayboldum gittim...
Türkçe/m/i bu nedenle çok seviyorum işte:
değerlendirebilenin elinde adeta dünyanın en nadide çiçeği!..
iyi ki burdasınız sayın Nail Yavuz.
15 Ekim 2006 Pazar 23:38:02
Gece şiire yenik düştü... yorumlarım kayıp, beğenimse şiir gibi son zamanların hiti ; fevkaladenin fevkinde.

tebrikler
15 Ekim 2006 Pazar 21:48:09
bir zaman yorgunuyum

Haarika dizeleriniz kutluyorum Yine kaleminizden çok hoş bir şiir.

Saygılarımla

Bahar
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyatdefteri.com'u kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.