Suyun üzerine tüneyen bir çift turna
Tez elden çırpındık hayra
Düş olduk boş heybelere
Terazi kefesinde ölçüldük katışıksızca
Mest ettik hezeyan sarmış bıkkınlıkları
Düştük


Gönül tellerine konduk açların
Ağırdık, ağarttık saçaklarını zamanın
Kum kum aktık yelpazesine başların
Yastık olduk boyun altlarına düşsüz düştük
Eridik


Söz olduk türkülerine ozanların
Cümle idik telinde gönül sazlarının
Dile geldik ağıtlarda ağlattık
Kızgın bakışlar ile siyah saçlar arasında düştük
Sallandık



Hergele adımlarla dolandık durduk
Beklemesini bilen bekledikçe eren rüyalara
Dal olduk koptuk eve restinden sevilerin
Usunde ah olduk ilenmelerin şaşkınca düş ile
Estik


Bilendik önce günlere sonra ay yıl olduk
Aştıkça güneşin evrelerini semaya kurulduk
İnsanca aldandık nefsimize yenildik
Zamana uyup geçmişten güne daldık
Sadako her zaman bir şansın doğacağını umut ederdi
Olduk ve dolduk…


Umuttuk


Kâğıttan Bin Turna Kuşu efsane oldu…