0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1488
Okunma

tahtında oturan karanlık
susku bir kaftan giymiş üstüne
fısıldar duruşuyla ezber bir kahrı
ıslak kanatları ışıldayarak
her soluğunda karanlığın
hummalı bir ateşle yeniden
ölmeye yatkın o duruş
yarım ve yaralı nefes
batık bir gemi gibi derinden
gülümser sarı bir gül
sızlayarak
çekilmiş bir hançer gibi kınından
kızıl bir yalım geçer
yıldızlar döken kapıdan
sızar perçeminden alnına
simsiyah
koyu bir gölge süzülür ağır ağır
aynı yanılgıyı yineler ölüm
aynı yüzü bırakır hep
soğuk ve soluk
geçtiği her ten
karanlığın bölündüğü yerden
yılgın bir çocuk
ıslak arka sokaklarda
dudağının kıyısında kanayan gelincik
kıpkızıl bir iz bırakacak
düştüğü yerde
derin bir sus geçer ardından
kımıldasa yaprak
fırtına sanacak
kutsar öperek alnından
karanlığın zaferini
acılar hep aynı
sır hep aynı sır
anlam kazanır böylece
anlamsız şeyler
dinse rüzgar sönse ateş durulsa su
sel bekler yangın yeri
arınmak için külden
aynı yanılgıyı yineler ölüm
aynı yüzü bırakır hep
soğuk ve soluk
geçtiği her ten
/ea/