3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1813
Okunma
Ömür Yeşertisi
her gidişe atılan ayağım sever damarından kesik
can kaybediyor dönüşler
sesime talan vuran haydutlar var
atları şiir onların
çocuk binicileri şarkı söyleyip ıslık çalarlar
arkalarından bakarım
hüzün ustasıyım
gülüş acemisi
güneşe sırtını dönen, iç yolu kırık bir yol kenarı
sırtımdaki bilmecemde soğuyor kahramanlarım
ceketimi otogarlara asıyorum
yolcuları ürperten rüzgarım hayli zamandır
otobüsün yorgun yanında uyuyorum
nice yolculuktur mavi terdir yüzümü yasladığım
büyük sözlerimi söylediğim
magmayı avuçlarından öptüğüm o yerde şimdi boğazım yanıyor
kardan bir atkı sarıyorum boynuma sesim üşüsün
göz kapaklarımda terk edilmiş yüz izleri
otobüs camları sandık olmuş gitmelerin sisine
çürüyen ciğerleri var otobüs perdelerinin
günlerdir sararıyor yol kenarlarını süpürmekten
akşam güneşi alnımda çürüyor günlerdir
geçtiğim köy mezarlıklarını sayıyorum bana yer yok
bilesin ben her kentin otogarında sana sarılırken görüyorlar
yazlık sinemaları dolduran sararmış yaprağım ben
bin bir renkte geçen bir mevsim adıymış kendimi kurban ettiğim
çöplüğünde ölmek için gidilmedik kentler arıyorum
kulağımda uğurlamalar var üç kat kefenli
çocuk tarafımı ısıtmıyorum ısıtmıyorum inatla
insan yeterince üşüdüğünde kendi masalını da vururmuş
takvimlerden biliyorum
ama yetmiyor bilgelik bir ömrü yeniden yeşertmeye
K.Y.