19
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
3286
Okunma

güz sancısını atlatırken zaman
ve
ağır yükünü boşaltmaya çalışırken ayaz beyazlığına
duman olmanın yorgunluğunda
bir nefeste tükenirken
kül olduk biz
diz boyu sarhoşlukta
bir fırça
iki renk
siyah ile beyazın kafiyesiz uyumunda
boyanır bakışlar
yorumu kendinden ağır
notalarda dans başkadır
sesin ahengine yaslanır zaman
telaşını bir kenara iterek
ağır çekimdedir hayat ki
öylesine uzaktır sona
umut usulca ilişir gözlerdeki pırıltıya
sözden önce göz
gözden önce öz konuşur
en geniş an sunulur
geç kalınmışlığın buruk tadıyla
// ılık yağmurlarla geçersin gözlerimden
ıslanırız sırılsıklam //
içine değen her seste irkilmenin
her vuruşta sendeleyip yeniden kendine gelmenin
bilinmeyene akmaya çabalarken
bilinenden toparlanıp aklanmanın
sonrasında
huzura kapanan gözlerin zevki yutmuş ferinde
darmadağın efkar dumanlarına bulanmışlıkta
bir türkünün dile dolanan ağıt misali tadında
yolların uzayıp giden inadına ıraklığında
boğaza düğüm olmuş yoksunluğun yumruk şiddetinde
suskunun gizleyemediği çığlıksın
ahh benim içime sığmayanım
sen harcarken sahip olduklarını
elinin en açık haliyle
ve
öğretirken yeniden doğmaları yürek sıcaklığında
ben sana ölmenin nasıl olacağını anlatamadım
gece seni okurken
karanlık karası gür sesiyle
çocuksu düşlerde büyümüş kadın tarafımla tutunurum
içime yerleşen sızıya
çünkü
aşksın sen
alnıma öpücük sıcaklığında basılmış mühür gibi
mayası tam kıvamında gülüşler getirir sen gibi doğan gün
oysa
dünden artandı
yangın
buram buram duman
sevginin isiyle sıvanmış suskun dört duvar
ve
sen gibi elim yüzüm
// şimdi
su yüzüne çıkarken düşüncenin bana yakın çizgileri
bir kendime
bir de sana
parmak uçlarımla dokunmuşluğum var... aşk sa hissettik... //