18
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2855
Okunma

“Sızıntı yapıyor bu hayat bende”
Tanımadığım saçları okşamak gibi
Ellerim ter
Yüzüm kıraç
Boynumda asırlık bir utanç
Camdan ömürler
Candan ölümler gördüm
Korktum
Sindim
Olmadı baştan
Ağızlara sığmayan koca bir küfürdüm
Sizler bahtiyar
Çocukluğum ihtiyar
Dokun aç ellerinle
Bağrımın tellerine
Yan ha yan
Az sonra devrilecek koca bir çınar
“Gün değmemiş umutlar kefen beyazlığında”
Düşmüş dağların kepezine yalınayak bir gelin
Tutuşmuş kınaları avuçlarında
Güne düşmez aydınlık
Zaman t/uzak
Kabil gözlü gece
S/evin
Sığmıyor gözlerine bu şehir.
Yırtılır ten
Ölüm diye delirir
Mevsim kış
Kasım’a vurmuş ayaz
O bilmez ama
Masumdur Habil
İçinin ortasında nal sesi
Saklanır kıyısında bir serçe titremesi
Tarihi alnından vurası gelir
“Bir çıbandır tutamadıkları avuç içinde”
Yıkanmayı bekleyen bir yığın düş,
Ve dudak kıvrımında kalmış
Ütüsü bozulmuş bir gülüş
Neden mi çığlıkları bu kadar nemli
Sesine dokunur yağmurun ıslak eli
Üç nokta tuzağında tümceler
Hep ünleme boyun büker eylemler
Tespih tanelerine dizilir sabır sabır
Emir kipinde hüküm sürüyor kahır
Aşk mı/ yatır
Yaşamak mı / hatır
Düşmüyor şiirden
inada binmiş üç-beş satır
“Rasyonel duruşlara giydirilen elbise”
Havada çakal sesi
Töre kışlar teninde
Öksüz kalır gölgesi
Yapışır çığlığına bir cehennem ezgisi
Düşerken gözlerine ölümün sadakati
Yanında götürürken Habil’i sevenleri
Bırakır meleklere kendinden göçenleri
Savrulurken rüzgarda gece dolar saçına
Gelincik dudağından “amin” düşer bahtına
.
.
.
Kimde sıra….!
“Bir kadın büyümekte müebbet suskunluğa”
sevgi kaya...........................2009