11
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1395
Okunma

Zaman döne döne nasıl geçiyor?
Kavga, döğüş, barış, üzül ve kırıl.
Sekiz bin altı yüz kırk saattir bu
Devran lâstiğiyle kuş gibi vurul.
Tuta yâr bildiğim elimden tuta
Şu deli gönlümü biraz avuta
Kırık bir tabakta duran salata
Dünya dediğimiz ziftlenmiş marul.
Dağlar nikâh kıysa bulutlar coşar
Ay her gece sanki bir yıldız boşar,
Saatten çıkarak takvime koşar
Akreple yelkovan hep zırıl zırıl.
İnan bir gül olur seversen ateş,
Ateş ki Kerem’in Aslı’sına eş.
Her akşam gökleri terkeden güneş
Her sabah doğuyor bak pırıl pırıl.
Hayat bir yorgansa tut onu yüzle
Fazla uğraşmasın uykuda bizle,
Nasıl çalışıyor iyice gözle
Ömür makinası harıl da harıl.
Akıl, sır ermiyor hata sayına,
Benden selâm söyle amca, dayına
Düşür de kendini yayla suyuna
Bir karpuz misali ortadan yarıl.
Sus gayri konuşma ey Ceylan’ım sen!
Kat be kat geçiyor boyumuzu en
Ölüm meleğine geçmeden kirmen
Sarıl ipliğinle direğe sarıl...
21.Ocak.2004
Mustafa Ceylan
5.0
100% (3)