3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1418
Okunma

Desem ki
Yokluğundan dem vurdukça saatler
Şerha şerha yarılıyor, kızıllaşan gök kubbe
Korkarım birazdan yere inecek dabbe
Kükrüyor deniz
Tekme tokat giriyor, gariban iskeleye
O kadar ağırım ki kendime
Üstelik
Eli kanlı bir cani gibi
Tüm hacmiyle enseme çöküyor bu viran şehir
Yosunlar yapışıyor ayaklarıma
Koşamıyorum
Desem ki
Hasretinden dem vurdukça takvimler
Perde perde çoğalıyor, ıssızlık ciğerimde
Sen Zümrüt-ü Anka, yüreğim Kaf dağının dibinde
El sallıyor vuslat
Allak bullak ediyor divane benliğimi
Öyle yabancıyım ki bu ahvalime
Üstelik
Seri bir katil gibi
Sabrımın yokuşlarında, cinayetler işliyor bu kahpe gurbet
Tahammülü eksiliyor diz(e) lerimin
Aşamıyorum
Desem ki
Sıladan dem vurdukça zamanlar
Milim milim azalıyor, bu diyar gözlerimde
Düşlediğim hürriyet, iki vicdan sesinde
Saçların gülle
Darmadağın d/üşüyor, öksüz ellerime
O kadar darım ki, kocaman yüreğime
Üstelik
Gözü dönmüş bir eşkıya gibi
Yağmalıyor düşlerimi, genzimde kalan o tarifsiz kokun
Notaları kayboluyor bestelerimin
Tutamıyorum
Desem ki
Firaktan dem vurdukça yelkovan
Uğrun uğrun sancıyor, kasıklarından gece
Belli ki dolunaydan mütevelli, akşamlara gebe
Ağlamaklı bulut
Bu defa suları ıslatıyor umut
Öyle azaldım ki, aşiyan belleğime
Üstelik
Azılı bir cellât gibi
Ölümlerden ölüm seçtiriyor yokluğun
Tabutum biniyor omuzlarıma
Kaçamıyorum
Desem ki
Iraktan dem vurdukça mekân
Birim birim çoğalıyor, suskunluğun içimde
Gözlerin geziniyor, dizelerin sesinde
Boşlukta şehir
Çağlayan misali bağrımda nehir
O kadar muhtacım ki, her bir zerrene
Üstelik
Eşkâlsiz bir hırsız gibi
Başıboş dolaşıyor özlemin, izliyorum sahne sahne
Kendimi senden
Alamıyorum
ARAZ
5.0
100% (2)