4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2129
Okunma
kar yağıyordu
dağlar ütülü bir gömlek gibi askıda
tüyleri ıslak kuşlar eksikti manzaramda
rüzgarın her şeyi önüne kattığı mevsimde
boynu bükük bir karanfile benziyordu gece
kapı çaldı
sen gelmiştin
ben geldim dedin / işte ben
çakımla kazıyıp bir başka teni bu tenden
saçların beyaz kardelen gibi üşümüştü
yine dağınık / yine ıslak
gözlerinde uçurumlar getirmiştin
ben geldim dedin / işte ben
dalsız bir yaprak gibi kurumuştun
siyah paltona yaslanmış
içi boş bavullarla dönmüştün
sen hiçbir kapıyı vurup gitmemiştin oysa
hiçbir kapıdan girmemiştin
şimdi bir kızıl heyecan ki gözlerinde
tan vaktinin taraçasını sarsan hınç ki parmaklarında
koca bir yılı avare kılan geçmişle şakaklarımda
ben geldim dedin / işte ben
gururum ayaklarımın altında
-usulca gülüşün bir meleği anımsattı kapımda-
öyle baktım ki siyah gözlerine
öyle kurşun gibi kirpiklerine
öyle yorgun / öyle bitmiş tükenmiş
öyle asil / boynuma astığım sana ! öyle baktım ki..
yalnızlığını bırakıverdim avuçlarına
sen mi geldin dedim / sen mi!!
ortak olduğun acılarıma..
bütün sokakların ihaneti sırtlamış
sevdasının leşini yiyen bu adama!
sen mi geldin gülüm / sen mi ! mezarıma..
-ben geldim dedin / işte ben ! sana değil
-sana olan sevdama!
kar yağıyordu
dilimde ayazın bestesi ! evvelim sen oldun türküsü
ve dışarıda kuduz gibi havlayan garip bir yağmur sesi
penceremde gelişine açan Cezayir menekşesi
o geldi dedi ! işte o
birde, gömleğimde gülümseyen gözyaşının lekesi
eğri yağmurlar bu şehri terk etmeden
ilk kar kuşların kısmetini örtmeden
ay şafakta üşümeden
ayak izlerim yollarından silinmeden
ben geldim dedin !işte ben
tertemiz sevdama leke sürmeden..
eğilmiş bir dal gibiydi sırtın
oysa sen taze bir fidandın giderken
göstermekten utanmayacağın bir için
göğüs kafesine sığmayan yüreğin vardı
ben sana sarıldığımda dağlar yerinden oynardı
-elimi tuttuğunda içim içimden kopardı-
kar yağıyordu
kumral bir mevsime erken düşmüştü beyaz
bütün gariplerin mahcupluğu soframda
dikişleri sökülmüş bir geçmişle yeniden
ben geldim dedin ! işte ben..
kendi kendinin kırılmış en tazesinden
oysa ben
sen gelmeden mavi bir alevle geçmiştim sokağından
tüm bilinmezleri silmiştim
bu hâyın / bu mendebur / bu fahişe görünümlü şavkımdan
kedilerin nankör bakışlarına satmıştım ki gözlerimi !
hatıraların boşalıverdi zifir bir gecenin ardından..
ben geldim dedin / uyuyordum
hayır ! ağlamıyorum
yastığımdaki bu nem
az önce gördüğüm rüyadan