3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1046
Okunma
Sadece yüzümün gölgeleriyle konuşup
karabasanlarımla alay ettim
çukur gibi gülümseyip
tümsek gibi ağladım
sesimi bile unuttum ve çöl gibi giyindim
bilinir ki zaten
bu asır için en garip hayalci
sözün eskidiği yerde bir üvey baba hüznüydüm
şahın sınırlı gidip gelişi bir tahtada
filin garipsenen ölümüydüm
tahta üzerindeki aklını kaçırmış siyah beyaz kareleri hiç ettim
söylenir ki ben bir ucubeydim
Dilim bir eski dil
bir prehistorik seviş gözlerim
kimileri bir yılan gibi bakıyorsun der
ama zehirimden ölen yok
sadece ceset edilmiş bedenimi
çocuk bacakları taşısın isterdim
belkide kırgınlığım bundandır
bu sağmal çağda
neden bu kadar yalnız kaldığımı
kimlere sorayım
yargıçlarımı astım ve kirli tarihi insan ettim vicdanımda
kimse için bir diğeri olmadan yaşadım
belkide suskunluğum bundandır
iğde kokusunu uzun süre alamayışımdandır belkide
birilerine kızgınlığım
ki onlar hatipleriyle geldiler
ve hatıralarımı öldürüp
bedenimi kutsal bir suyla yıkadılar
bilincim kapandığında
hala ağzımda bir pamuk tadı vardı
sapsarı bir çocuk neşesi gibi gelirmiş meğer
ÖLÜM
Bir antik obelisk gibi yükseliyor ama başucuma dikilen taş
çünkü ben sizi uyutmadım be ahmak kafalar
çıkınınızdaki katığı çalan çakal olmadım
neden çok üşürdüm yine de bilemedim
çiyanların bozuk paralarla kandırılamayacağını anladım
hemde bir fısıh vakti
yaram çarmıhtan dönenlerden bile derinken
sözümü tuttum
kili onarmaya çalışmadım
ama yine de insan olamadım
KUKLA SEVERLER ÜLKESİNDE
SARP ÖZDEMİR
5.0
100% (2)