16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1618
Okunma

ey devrân-ı mükedder
ne zaman ki örter gece yeryüzünü
selviliklerde ninni olur
toprağa karışmış nice sevdâlar
ne zaman ki uzak seyyarelerde kandiller yanar
ve solgun hüzmeleriyle kamer saçımı okşar
işte o zaman
lâcivert bir buluta düşer nikâhım
gerdeğine girerim sermestliğin
dönen seyyarelerle döner başım
bir elim öbür elime dargın
sağ gözümden sol gözüme sitemkâr’ım
dost gitti gideli sinemden
yadigâr kalsın diye cemâli
şahittir kâinat
kirpiğimi kırpmadım
nefesimle harlanan bir hayâl-i fenerdir şimdi hayatım
alazlanır da
sema döner hatıralarım
dost bunu bilmez
geri dönmez
postu öksüz kalır dergâhımın
mürşid-i aşk’ın
müride zulmettiği görülmüş müdür
bilirim
gelecektir sultanım
ne gam
hasret tak ettikçe canıma
tutarım yüzüme sırsız bir ayna
hayalinin durduğu arsız gözlerime bakarım
ve öksüz kalan tanburu alıp dizime
hem-dem ederim bestenigârı sabâ ile
her gece ağlatırım
ben de ağlarım
ah...efendim
kimseler bilmez
gittin gideli
sebeptir diye ayrılığa
elim kaleme
dudağım kelâma dargın
sağ gözümden sol gözüme
bir de sana
sitemkâr’ım...
CEYDA GÖRK___16ağustos2009/ist.