2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1376
Okunma
ATLAS’IN HÜZNÜ
Bilenen bıçak sesi,
Narin ve kendinden habersiz
bir re minör gibi yankılandı kulaklarımda
Kızıl kahverengi bir pazartesi gününde
Çelik kadar sıcacık yüzleriyle herkes bugün ne kadar insandı
Yönünü kaybeden masmavi bir yıldızla konuştum gün boyu
Bilmezsiniz , kimse bilmez
Nergis kokusunu nasıl yitirir dolunay çekilince düşünden
Mesihlerini kaybetmiş çöl iklimlerinin hayalet kadınları
Ihlamur kokusuyla sarhoş olur
Ve bir milat başlar yedi tepeli şehrinde ülkemin
Kimse bilmez ,
Hiç kimse bilmez…
Tek bir saat dilimini tanımaz kelebekler
Ve daha kozalarının içinde başlar en ağır aksak düşleri ,
Bir çok ses , bir çok rengarenk benek bırakıp feryatsızca çekip giderler
Asıl olan kendimi tanıdım
Ve en yabanıl köyün ayva ağacında kendimi astığım günü unuttum…
Birileri keşmekeş bir intihar kurgusu der ,
Bense binbir gece masalı…
Doğuda ve batıda ,
Kör kuyular dibinde yalnız
Her avlulu evin sabırla üst üste konulan
Kesme taşları bile sustu…
Bir ben susmadım ,
Toz edilmiş umutlarım kadar
Ve dedemin hiç edilmiş daracık aklı gibi
Gevezecesine hep konuştum…
Posa edilmiş ezberimi akbabalar tüketti ,
Ben gagalarını bile göremeden daha
Üzerine kan değmiş bir ışkını
Sımsıcak tuttum avuçlarımda ,
Rengi bile tutsak edilmiş dağ yamaçlarına
Ben nasıl öykündüm ?
Kimse bilmez ,
Hiç kimse bilmez…
Ne kadar derindedir yaram
Ve meczup sayılan bin parça hatıram
Hala hangi ağacın dilsiz kavuğunda yaşar…
O hatıralar ki ;
Kendi yüzlerini el yordamıyla bile bulamayanlardır…
Bir akşamüstü serinliğinde
Bana kırlangıçlar anlattı bunu
Bir sahte kargaşadan yedi iklim uzak bir yerde doğdum ,
Güneşi görüp başını dimdik tutan günebakanlar gibi yaşadım…
Meyvasını taşıyamayan dalların yanık sesi
Duası kahır hatiplerin hüzün çalgısı ,
Lal edilmiş dillerde bir başı bozuk isyan notasıydım…
Kimse bilmez ,
Hiç kimse bilmez…
Sarp ÖZDEMİR
5.0
100% (2)