7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1214
Okunma
Nehrin alnıma sıçrayan lekesinden arınmalıyım
Sıkıntısından çatlayan bir tomurcuk gibi hızlı yapmalıyım işi ,
Mahşer üçlemesiyle suya değdirdiğim kızıl uçlu kılıçları
nasıl kurtardıysam mevsimlerin yanlış buharından ,
usun yalnızlığınca akan bu nehri de kurtarmalıyım...
Çünkü ;
mutlak olan kaderi yoktur
ne suyun , ne de ateşin...
ateşin , taşı is rengine boyadığı anlardayım...
bahar denilen yalan , fesleğen felsefesi
çakılı , nehre sevdiremiyor kimse
ateşin hükmü kuru oduna ,
suyun çılgınlığının hükmü , yorgun çakıla ;
bendeki yalnızlık ,
çakıl yığını toprağa geçiyor...
Kimsenin külden korktuğu yok oysa ,
KÜLÜN TENE DOKUNDUĞU ANDAN
Öfkeli yılanların dilinde erken tükeniyor zehir ,
Ne kadar yorsakta kendimizi ,
yok suyun ateşi seveceği...
odunun külü ,
külün ak tenleri
Dümeni bir iç dünyaya kırmalı desen ,
ilk yorgunluk soluğu cinnettir
usun gölgesinde durana...
Her iç dünya ,
iç dehlizleri kadar ülkemizin ,
yalnızdır aslında...
Tene dökülen sudan tut ,
Bende dediğin bedene kadar
Hiçbir şeyin ,
YALANLAR KADAR BİLE HÜKMÜ YOKMUŞ
BU KİMİNE CENNET OLAN DÜNYADA
SARP ÖZDEMİR
5.0
100% (2)