18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3284
Okunma

TEK BİR KURŞUN ...
bir yalın ateştir bu
çıtırtılarla
kıvılcımlanan
harlanan
kuru güz dallarımdır yaktığım
büyüyor alevlerim git gide
mevsiminde açamamış
ayaza ikram ettiğim çiçeklerimce
ve gönlümce yaşayamadığım sevdânı
kül ediyorum
hisset şimdi
yan
yanabildiğince
görmediğin dumanlarım tütsüleyecek şehrini
birazdan
simsiyah
ve ben kokulu bir tül gibi kapanacağım gözlerine
benim ellerim değil saçlarını okşayan
öpen ben değilim dudaklarını
bu hiç olmayacak
biliyorsun
hiç bir gün
elindeki altın dikdörtgenin ışığını tutup yüzüme
bakamayacaksın gözlerime
bir tütün içimi bile olsa
saçtığım inciler tespihlenmeyecek parmaklarında
yemin olsun ki başucunda asılı Kelâm-ı Kadîm’e
ve kör kurşunlara ikram olan şehitlerime
bir mezar sessizliğinde örttüm üzerimi
ölü toprağı gibi nemli
soğuk
soluksuz
serpildin üzerime
şimdi
o yanan ateş var ya
cezirlerinden el-amân diyen sularımın çekildiği yerde
üryan yüreklerin o el değmemiş bakirliğinde
ve heder edilmiş cümle sevdaların kiniyle
o ateşteyim artık
ne kendimi
ne seni istemiyorum
bundan sonra da lâzım değiliz
varlığını inkâr ettiğimiz sevgilere
aldığım her şeyi geri verdim çoktan kurşuni küllerime
tek bir kurşun kaldım şimdi namlunun ucunda
vakit tamamdır bitmek için
varsa cesaretin
düşür horozu
çek tetiği
ateş et yüreğin/m/e...
ceyda görk