24
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1078
Okunma
Yokluğunun yarası asla kapanmayacak ABLAMA
MIZRAP VE TEL
…..ablama…
sarılıp bedenine hoyratça
gitmeliyiz diyordu durmadan...
/sormaz mı sevdiklerim
nereye böyle, biz olmadan/
bir gün
onlar da, gelecekler yanına
dedi ses , güven bana
yürüdün kan kızıllığınla
O’nun peşi sıra…
oysa, her şey, ne kadar güzeldi
geçen zamanda…
sen ki , hem mızrap hem teldin
hayatı, çalar çalar söylerdin
gündü, güneşliydi sende vakit her zaman
tenine yakışmayan
sevmediğin, o sarı rengi, nasıl giydin ?
beyazlar içinde, salınamayan bir beyaz güldün
yolcularken seni hasrete
gözlerin söyledi her şeyi
bundan gayri, ne söyleyebilirdi
havada asılı kalan sözler
sustu duvarlar, sen gibi
dayanak omuzundan yoksun
soluksuz / çöküverdi evin birden
merdivenlerdeki, ayak seslerinin neşeli yankısı
duyulmuyor artık
evler de ölürmüş ahh...bilmezmişiz !
çöl kuytularında şimdi bahçen...
vâhan yitik
fesleğenlerin kokmuyor artık
boynunu bükmüş menekşeler
zenginliğin, devâsa gölgesinde değil leylaklar
kurudu, zeytin ağacın senden sonra
şimdinin içinde, yalnız dolaşıyor dünden hâtıralar
ölü çiçekler deriyorlar bizlere
gürül gürül suda, nasıl yandı ateş ?
hâlâ aklım almıyor…
söz kilitlendi ıssızlığın içinde
talihsiz alınlardan biriymişsin kaderde
içimizde kanat vuramıyor kuşlar
senden kalan dağınıklıktan
yarım artık gece uykularımız
hayat kör, sağır, duyulmaz sende artık sesimiz
ateşin düştüğü yer bizdeyken
nasıl paylaşılır ki acılar ?
siyah beyaz dünyamız /da
maviyle yeşil, kucaklamıyor birbirini
dayanılmaz sızıyla uyuşmuş kollarımız
korkulu bir rüyâ olsa bu, uyansak
etrâfımızı saran, kara bulutlardan sıyrılsak
akıyor gibi görüp, umular ırmağını
bizimkisi / aynada kendini kandırmak…
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.