gözlerimden isyan çalan ucuz yosma bakışların
kaç kez girmiş iki kirpik arası yalnızlığıma
iki kör kuyu sessizliğinde eğleşir
sanırsın ki ağlayacak
oysa sadece susacak
kalıpsız bedenlerin
dikiş tutmayan mahremine küfür sayan
o arsız bakışların var ya

ahh sevgili
işte o gözden ancak ben anlarım
küfürden de aşk

sesinde hayta bir intihar ezgisi
vurmalı nefret sazından geçmişsin belli
pek muhterem gönüllere raks ettikçe
edebin en afillisi
ruhun gıcırdatmakta bedenimi
yüzünde efsunlu bir ilahinin
okunmak için sırasını bekleyen ihaneti
o yüz/süz yüzün var ya

ahh sevgili
işte o yüz den ancak ben anlarım
yüz/süzden de aşk

yamalı bohçadan cinsiyetsiz ademoğulları
kalpten on beş gurur boyu eğildikçe
şu kanatlarım olmasaydı eğer
kanatırdım geçmişimdeki
geleceğin emanetçisini
söz bu işte herkesin dilindeki çiğ
oysa sende bu şiire elçi
o çok bilmiş dilin var ya

ahh sevgili
işte o dilden ancak ben anlarım
bilmişten de aşk

mora beyaz çalan ayrılık
hayatın gölgesinde kalmış korkuluk gibi
tutmak ne mümkün seni
içinde yolun bencillik korosu
özgürce sevebilmek
bir emek ve kutsallık kokusu
aynı zamanda kalbinin korkusu
o çok korktuğun aşk var ya

ahh sevgili
işte o aşktan ancak ben anlarım
benden de sen…