2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
848
Okunma
Ne anlarım şimdi ben,
binlerce Yüz-Yıl önce söylenen
Bilge’nden
Homer?
Bilirmisiniz?;
"- İlyada’nın öztürkçesi, Şiir-Şair olduğu?"
Köroğlu’yum, Dadal’ım ben.
Aşık Veysel, Yunus Emre.
Birde,
Hoca Nasreddin, Hektor, Homer.
Daha niceler; ;
"- Ben, önemli değil. "Biz" ile varız" deyip,
Anadolu-Destanı’na-Gömülü’ler
Bakın;
"- Bilirmisiniz, neyi anlatacağımı? "
"- Yoook?" dermiş Ahali.
"- Ne bilmediğinizi bile, bilmiyorsunuz.
Ben niye anlatayım, size?"
der,
çeker gidermiş, evine.
Fıkra bu;
"- Biliyoruz" diyelim, demişler.
"- Biliyorsanız, niye anlatayım tekrarı?"
İner kürsüden, gidermiş yine.
Ahali Kurnaz, biraz;
"- Biliyoruz" desin yarımız. Gerisi;
"- Bilmiyoruz! "
Eyvah!
"- Bilenler, ’miyenlere anlatsın.
Haydi bana Eyvallah!"
olurmuş cevap.
Homer derki bu bilge’ye, yada Destan;
"- Bilmemek önemli değil. Bilmeyi istemek, marifet.
Masalda olsa yada Tarih, kıssadan Hisse ve de Fıkra.
İsteyerek yiyeceksin sunulanı, zorla değil.
Bilgi’de Gıda gibidir. Ya doyar, ya dolarsın.
Artan Dışkı’dır, fışkırtılır geriye."
Nasreddin’in Öğütü ise,
’miyenlerime;
"- Yutma Lokmayı, rahat. Çiğnede tadına bak, bil.
Beğenmediğinide tükür-at, Geveleyeceğine !
Başkasının gevelediğini de yeme!"
Düşünüyorumda şimdi ben;
"- Acep, Yüzyıl öncesi Bilge’ler,
bizden dahamı Cahildiler?
5.0
100% (2)