20
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1495
Okunma

fırtınadan yılmış
mezarına sığınmış yaralı martı,
utanırım
diyemem ben
al dilimi sen söyle…
de ki!
böyle kanatlarımı kapatarak kuytuya kapandığıma bakmayın siz,
bir zamanlar şafaktan şafağa uçup
her yağmur sonrası gök kuşağına konarak
oynaşarak renklerle
şarkılar söylediğimi bilmezsiniz!
gönül geminizle kalpten kalbe geçerken sevda denizinde
mehtaplı güverteden
aşk kırıntılarına katarak attığınız yalanlarla beslendim ben;
seslenirken ardınızdan ağlayan bir çocuk gibi
sanki yüreğiniz sağır
ruhunuz kör oluyordu birden.
ve ben aynı sularda kalıyordum
siz uzak denizlere giderken.
kırdınız sizin için çırptığım kanatlarımı
kuş kalbimi kanattınız puştlar âleminde,
sandınız ki uçanlar ölmez
dokuz kanatlıdır
dokuz aşklıdır martılar da
sandınız ki özlemez mezarını
gömülmez kendine.
al dilimi sen söyle,
şöyle hafif tarafından iki cümle mırıldan
bir sitemli
bir de matemli iki söz olsun içinde;
ama sakın incitme!
de ki!
yıkılmış aşka güven
ölüyor sizinki,
faili meçhul değil;
izini bırakmış ihanet
biliniyor katili!
ö.n
5.0
100% (1)