20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1655
Okunma

ne kesif bir sis tabakası bu
çökmüş şehrime
özlemekten göz gözü görmüyor
ne kalabalık bir eksiliştir ki yokluğun
iğne atsan yere düşmüyor
dört yönden akın var meydanlarıma
arka sokaklarımda kıyamet kopuyor
bir külliyenin şadırvanında
hayrat suların serinliğine bırakıyorum ellerimi
uğultuların kor ateşi yapışmış tenime
soğutmuyor
sönmüyor
duymak istemiyorum isyan seslerini
adım adım yaklaştıklarını
ellerine düşersem neler olacağını
sorgusuz sualsiz geliyor sonum
savunmasızım
itirazsız
firarsızım
biliyorum ki sehpası hazırdır darağacımın
ferman beklemiyor
kaderci değildim oysa ben
yırtar çıkardım bu kalabalığı eskiden
ölüm bile yeterdi cümlesine
ve şimdi bu sakin
kabullenmişliğim
bekleyişimdir ki
aklım almıyor
cürümsüz
lâkin mücrimim
ah bu hallerimin sebebi benim
vazgeçirildim kendimden
ve yalnız bıraktım kendimi
nice adildir bu infaz
şekvâsı yok
ve nedâmet kâr etmiyor
ölümümü seyre gelen gözlerin ne çok
ve nasıl mahşeri kalabalık ki
iğne atsan yere düşmüyor
CEYDA GÖRK
24nisan 2004