19
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
4524
Okunma

’’Ne çok ekmek kırıntısı var bahçende,ne çok
Oysa henüz bir kedin bile yok...’’
üzerinde balmumu olmayan adam
gezgin
gecenin kasvetli kavisleri gibi
hiçliğin ve bitmişliğin ortasında hayat
yaşam,bir atomun çekirdeğiyle yeşerdiyse de
hala silinmedi patlamanın izleri
ve milyarlarca yıl sonra,arta kalan
bir radyasyon kırığı gibiydi şairin dizeleri
tutanı kavuracak
okuyanı hasta edecek
bir miktar zehirli gaz...
zaman bir cevşendi, beşerin dudaklarında
yine de tevekkül etmedi insan, arsız ruhuyla
yüzünde Ares’ten kalma, kara bir maskeyle
ulaşmak istedi füzyon denen
felaketin nirvanasına
ama; sen güvenme zihnindeki sorulara
çılgın bir bilim insanı olma, bunca yıl sonra
sana, füzyon felakettir
bırak atomu parçalama, dedimse de
akislerin mora çaldığı gece
atomu ta göbeğinden ayırdın zerreciklerine
ne nötronlar ne de protonlar
hiç biri elektronlar kadar hızlı değildi
atomun çekirdeğinde
seni çılgın, aldırmadın değil mi saçındaki yıldızlara
aldırmadın
gökkubbenin altında zırıl zırıl ağlayan zamana
o büyük patlamadan sonra
sokağın tavanına yükselirken bir toz bulutu
gözlerimde cilalanıyordu
senin ve hiroşimalı çocukların tabutu
o zaman anladım
ne nankörmüş insanoğlu, ne nankör
eritmek için göğsündeki buzları
cehenneme çeviriyor, yaşadığı diyarı
ve avuçlarında ezelden kalma radyasyonla
okşayıp, hasta ediyor yetim çocukları
sen!Afrodit
ağlıyormuş gibi bakma camlara
ve boşu boşuna yıkama gözlerini
çünkü; zemzem de olsa
hiç bir su çıkaramaz radyasyon kirlerini
bundan böyle, mahkumsun dünyaya şaşı bakmağa
vallahi, kelamın en güzel durduğu kitap bile
haykırırken büyük patlamayı
senin, kan kesmiş gözlerinin afaklarında kalıyor
şairlerin ve şiirlerin gizemi
ve ben, Afrodit!
Zeus’a, Hera’ya and olsun ki;
zamanın buğusunu yemiş bir camın ardından
zorda olsa görüyorum seni
yıllar sonra mor bir entari giyinen
haziran sabahıyla güne uyandığında
kirpiklerinden sarkacak bütün perşembe hüzünleri
zehirlecek ardında bıraktığın
ekmek kırıntılarını yeyen sokak kedileri
sakın ha, sakın!
kırıntıları bulamadan yoğurda
saçma ortalığa
ve ben üzerinde balmumu olmayan adam
bu gece, bütün ışıkları söndürüp
tüm pencerelerimi kapattım, fildişikulemde
boğazına kadar radyasyona gömülmüş bir halde
düşündüm uzun uzun
zaman geçtikçe anlıyormuş insan
ne kadar çıldırmış olsa da şair
mısralarında gizli bir Hades olduğunu
ve geç de olsa anlıyor insan
aslında her şairin biraz deli olduğunu
şimdi çöz çözebilirsen şairlerin sırrını
ama unutma işin ucunda
çözüp Hades olmak da var
çıldırıp şair kalmak da...
5.0
100% (2)