102
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
9202
Okunma

Kız Kulesi’nden kilometrelerce ötede bir yaşam.Hayatını kulediki kız gibi geçiren bir kız için yazılmış bir şir...
gezgin...
Kız kulesinde bir kız
Yüreği avuçlarında
Üzüm sepetiyle gelen yılanın
Başını ezmiş yüreğiyle
Avuçları kan-revan içinde
Yaşıyor o gün bu gündür
Kimsesizliğin ortasında
Yalnız biçimde
Buna rağmen
Koparmış sevmeleri aklından
Asmış kulenin yaşlı pervazlarına
Sararsınlar diye
Ve Yeditepe’ye inat
Dalıyor suskunluğu Haliç’e
Elek elek
Batık mazi çıkarıyor derinlerden…
Sandallardan
O’na gül atan delikanlılara
Duvarından söktüğü
Taşları fırlatıyor
Çöktü çökecek üzerine duvar
Belki bir taş sonra
Belki de iki…
Ve sonra
Bakıp bakıp kaçıyor
Kulenin pencerelerinden
Gül atmaktan
Yorgun düşen delikanlılara
Ve bin ahı sıkıştırıyor
Beddua etmekten yorulan
Bezgin dudaklara
Son bir gayretle konuşuyor
Konuşuyor ama nafile
Sarhoş sarhoş hıçkırıklar
Dökülüyor kelimelerinden
Sözlerinde manadan eser yok…
Yemyeşil üzümler dururken
İlla da
Sararmış üzüm istiyor benden
Ve üzüm bağlarını sarartan
Sarmaşıkları besliyor
Üzüm bağlarına inat
Sarmaşıklar
Sarmış kulenin duvarlarını
Ve Kız Kulesi’nde bir kız
Önce gözbebekleriyle boğuyor
Ve sonra
Üzüm bağlarına akıtıyor
Tuzlu gözyaşlarını
Kim demiş ki
Sular yanmaz diye?
Öyleyse,
Haliç’in ortasındaki
Bu amansız yangın niye?
Kimden çıkıyor bu duman?
Yeditepe’ye savrulan
Bu küller kimin?
Kız kulesi’ndeki kızın,
Yanakları neden kırmızı?
Gözlerinden süzülen
Gözyaşları mı yaktı yanaklarını,
Yoksa utancı mı?
Bilinmez niye…
Kız kulesi’nde bir kız
Yeşil Çam’a bakıp bakıp
Yalnız kadını oynuyor
Haliç’in ortasında
Dondurmuş hayatın karelerini
Jönsüz bir filmin
En heyecanlı noktasında
Marmara’ya yazıyor
Filmin sonu diye
Ama!
Bilmiyor ki suya yazı yazılmaz
Yeditepe sahillerinden
Haliç’e açılan her sandallı
Siliyor sudaki son yazısını
Ve film yeniden başlıyor
Haliç’in ortasında
Kız Kulesi’ndeki kız için…
Kız kulesi’nde bir kız
Halka halka silinen
Son yazısından alıyor gözlerini
Çeviriyor gökyüzüne
Ay ışığı arar gibi
Ve sarmaşıkların altında
Dans eden duygularına inat
Çekiyor perdelerini hayata
Ay ışığı
Kayıp saçlarını tarar gibi
Akşama yakın
Kahverengi tonlar topluyor
Şafak üstü ağaçlarından
Zamanın onun için hükmü yok
Ha bir sene
Ha bir dakika
Ne fark var aralarında
İki harften başka
Zaman tüm hükümsüzlüğüyle
Hükmetmeğe çalışırken
Kız Kulesi’nde bir kız
Ellerinde binbir telaşla
Avuçlarını dönmüş semaya
Yalvarıyor Allah’a…