Yoksa olimpiyat meşalesinin gürlüğünde yanan bir meşale mi?
gezgin...
Düşlerimin yolcusu Ben, bu gezgin ruhumla Gezinebilir miyim, sol yanındaki Mısır’da Bir cüzzamlı gibi Kovulmuş olsam da, o şehrin sokaklarından Yanar mı ayaklarım Çöldeki kumlar misali Çatlar mı? Bir damla kızıl suya hasret dudaklarım Kalır mı bedenim Kum fırtınalarının altında Canlı canlı mezara girer gibi
Milattan önceydi sana tutukluluğum Asırlar sonra Yine senin ellerinden geldi Karamsar özgürlüğüm Bana denizi gösterip Şimdi git dedin, kızıla git Asanla beraber git, dedin Oysa ben, asamı bile yılan yaptım Ayaklarının dibinde, onu bile göremedin Şimdi söyle, söyle bu yaşlı Gezgin’e Musa’nın Kızıl Deniz’i yardığı gibi Yarabilir miyim böğrünü, asasız Hükmede bilir miyim sol yanındaki asi sulara Musa’nın Kızıl Deniz’e hükmettiği gibi Boğabilirim miyim? Kınından çıkmış, onca keskin sözü Firavunu boğar gibi… Ama yok! Ben; asamı bile yitirdim, bu uğurda Yolumda can verebilecek Bir kavmim bile yok Kaldı ki, peşim sıra gelsin Bir tek gezgin bir ruh Ki o da emanet Kim bilir nerde ve nasıl can verecek
Ezelsiz ve ebedsiz bir yolculuğun Bitkin yolcusu gibiyim, şimdi Yürüye yürüye Nasır tutmuş ayaklarım Tur Dağı’nın zirvesine çıkarken Bir mucize bekliyorum dağın zirvesinde Musa’nın Tanrı’yla konuştuğu gibi Bekliyorum seninle konuşmayı Derken, Ansızın sallanıyor sızım Sağır karanlık sallıyor bu hülyayı Yıkıcı bir depremden sonra Musa’nın Tur Dağı’nda kaldığı gibi Kalakalıyorum, Yekûn yokluğun ve hiçliğin ortasında Zaten, öteden beri Bin bir yalanla gelmişim dağın eteklerine O sarsıntının ardından, onca taş Bu nedenle yıkılır, aciz bedenime
Dipsiz bir kuyunun en karanlık noktasından Bin bir öfkeyle çıkarılmışım, Yusuf gibi Kaç köle pazarında satıldım Kaç kez esir bırakıldım, onca öfkeme rağmen Ki en son Musa’nın kovulduğu yere geldim Tersyüz ettimse de gerçekleri Olmadı Düş Yolcum, olmadı Bedenim çıktıysa da zindanlardan Naçar gönlüm kurtulamadı Bakışlarım hala Musa’nın esir tutulduğu zindanda Zincire vurulmuş, ağlıyor Sözlerimse Yusuf’un atıldığı kuyuda Kör karanlıkla dertleşiyor
Ve şimdi sen Üzeri karla kaplı rüyalarımın Zirvesine tırmanıyorsun ansızın Hadi Düş Yolcum Rüyalarımın zirvesinden Gerçeğe, bana düş; Yolcum Bak, Musa’nın asasını yitirdiği yerde Kollarımı açtım sana, hadi düş Düş ki, tutayım seni Düş ki, uyanayım bu sağır uykudan Açayım gözümü gerçeklere Düş ki, hüznümü vereyim solan çiçeklere Düş ki, yazayım adını gönül haneme Benimsin deyeyim benim, cümle âleme Düş ki, sükûtumun isyanı Gönlümün girdabı bu anlaşılmaz hali Kendi ellerimle atayım zindanlara Ama bu halde Yusuf gibi çıkmış olsam da kuyudan Canhıraş kaçıyorum Mısır sultanlığından Adım adım esarete Adım adım sefalete Ve de adım adım ölüme kaçıyorum Kördüğüm, bütün yollarım Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DÜŞ YOLCUM!!! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜŞ YOLCUM!!! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dipsiz bir kuyunun en karanlık noktasından Bin bir öfkeyle çıkarılmışım, Yusuf gibi Kaç köle pazarında satıldım Kaç kez esir bırakıldım, onca öfkeme rağmen Ki en son Musa’nın kovulduğu yere geldim Tersyüz ettimse de gerçekleri Olmadı Düş Yolcum, olmadı Bedenim çıktıysa da zindanlardan Naçar gönlüm kurtulamadı Bakışlarım hala Musa’nın esir tutulduğu zindanda Zincire vurulmuş, ağlıyor Sözlerimse Yusuf’un atıldığı kuyuda Kör karanlıkla dertleşiyor
"Uzun ama sürükleyeci bıraktırmıyor kendisini muhtesemdi. Yüreğinize saglık gecemin sonunu muhteşem bir şiirle kapamanın mutluluğunu yaşadım teşekkürler. Sevgi ile kalın."
Ne zaman can alıcı sözcüğü bulsam benim o kılıç yüzü kendine dönük kırılgan benim o denize açılan zakkum ağacı benim o 'düş yolcum'....Sevgiyle dost...
Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler…
Hayaller vadisinde seyahat... Aşk ülkesine, yani sevgilinin kalbine girebilmenin savaşını yaşıyor yürek hayallerde... Gahi Musa olup sihirli asadan medet bekliyor; gahi Yusuf olup sabrına sığınarak dağları denizleri aşıp aşk ülkesine ulaşma umudunda bir savaş...
Oldukça iyi kurgulanmış çok güzel bir şiirdi. Yürekten kutlarım gezgin... Selam ve muhabbetlerimle...
bu şiiri es geçemedim ben ama yorumumda yok... düşündüm de bu yaşlar normal birde lazlığımı ekle üstüne ve kusura bakma...)))) okumuştum bu şiiri hemşerim...
nede olsa kışın sonu bahardır daimi düştü aklıma sevgiler yüreğine genç dostum
şiirin hikâyesindeki soru bile gizemli düşüncelerle doluydu...işin işinden çıkamayınca şiirinizi okudum ve anladım ki bu şiir öyle sıradan bir şiir değil...duygu ve düşünce sembolüydü...ruh ve gönül zenginlğimize hitap etmesi dışında isterseniz daha detaylı yorumu siz şairimizin yorumundan dinleyelim bir de.
İyi bir tahlil.İyi bir yorum.Asanın hükümsüzlüğünü
Adım adım sefalete Ve de adım adım ölüme kaçıyorum Kördüğüm, bütün yollarım Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler ..................................... BÜYÜK BİR YÜREK EMEGİ KUTLARIM BAŞARILAR
Şiirde anlatılanlar ve hissedilenler çok derin ve anlamlı ama hikaye tarzından ziyade şiirseliğe daha çok önem verilseydi daha mı güzel olurdu dersiniz? bu benim nacizane düşüncem..
Söylenecek söz komamışsın güzel kardeşim, bizi ta mısırın oluşu ve kavimlerin mücadelesi ve Yusufun sultanlığı her ne ise ama iyiki yazılmış şiirin ve işiki okunmuş. Candan kutluyorum, sevgim ve saygımla.
Sevgili kardeşim şiirin hikaye bölümünde sorduğun bir soru var ya,
" Fitili sömüş bir mum mu aşk?
Yoksa olimpiyat meşalesinin gürlüğünde yanan bir meşale mi?"
Ben buraya takıldım ve sonrasında şiiri okudum işte o zaman cevabını verebildim. Aşk ne fitili sönmüş bir mumu, ne olimpiyat meşalasinin yanan ışığdır. Aşk başlı başına yüreklerde yanan ateş, bedeni titreten sıtma, gözleri kamaştıran güneş ışığıdır. Aşk yaşamı haklı kılan en vaz geçilmez duygudur.
Şiir baştan sona muhteşem ve kendi dizeleri arasında yakıp geçiyor okuyanı.
Kutluyorum kalemini ve sevgiler yüreğine
onurumsun tarafından 11/4/2008 8:05:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
duygular sel olmuş çağlamış sanki...öyle ki durulmaz önünde...yoğun bir emek vardı...yüreğinizi ve emeğinizi kutluyorum...ayrıca candan ve içten yorumunuz için çok tşk ediyorum...saygılarımla...
Şimdi söyle, söyle bu yaşlı Gezgin’e Musa’nın Kızıl Deniz’i yardığı gibi Yarabilir miyim böğrünü, asasız Hükmede bilir miyim sol yanındaki asi sulara Musa’nın Kızıl Deniz’e hükmettiği gibi Boğabilirim miyim? Kınından çıkmış, onca keskin sözü Firavunu boğar gibi…
Gezgin kardeş yüreğine sağlık bizlere dop dolu bir şiir okuttun.Şiirin uzun soluklu,uzun bir yoldu ama bu yolu yürürken inanki hiç yorulmadık. Sonuna geldiğimizde pişman olmadık. *********Güzel yazan kalmini ve güzellikleri belenen yüreğini kutluyorum. Selamlar...
Düşlerimin yolcusu Ben, bu gezgin ruhumla Gezinebilir miyim, sol yanındaki Mısır’da Bir cüzzamlı gibi Kovulmuş olsam da, o şehrin sokaklarından Yanar mı ayaklarım Çöldeki kumlar misali Çatlar mı? Bir damla kızıl suya hasret dudaklarım Kalır mı bedenim Kum fırtınalarının altında Canlı canlı mezara girer gibi
Milattan önceydi sana tutukluluğum Asırlar sonra Yine senin ellerinden geldi Karamsar özgürlüğüm Bana denizi gösterip Şimdi git dedin, kızıla git Asanla beraber git, dedin Oysa ben, asamı bile yılan yaptım Ayaklarının dibinde, onu bile göremedin Şimdi söyle, söyle bu yaşlı Gezgin’e Musa’nın Kızıl Deniz’i yardığı gibi Yarabilir miyim böğrünü, asasız Hükmede bilir miyim sol yanındaki asi sulara Musa’nın Kızıl Deniz’e hükmettiği gibi Boğabilirim miyim? Kınından çıkmış, onca keskin sözü Firavunu boğar gibi… Ama yok! Ben; asamı bile yitirdim, bu uğurda Yolumda can verebilecek Bir kavmim bile yok Kaldı ki, peşim sıra gelsin Bir tek gezgin bir ruh Ki o da emanet Kim bilir nerde ve nasıl can verecek
Ezelsiz ve ebedsiz bir yolculuğun Bitkin yolcusu gibiyim, şimdi Yürüye yürüye Nasır tutmuş ayaklarım Tur Dağı’nın zirvesine çıkarken Bir mucize bekliyorum dağın zirvesinde Musa’nın Tanrı’yla konuştuğu gibi Bekliyorum seninle konuşmayı Derken, Ansızın sallanıyor sızım Sağır karanlık sallıyor bu hülyayı Yıkıcı bir depremden sonra Musa’nın Tur Dağı’nda kaldığı gibi Kalakalıyorum, Yekûn yokluğun ve hiçliğin ortasında Zaten, öteden beri Bin bir yalanla gelmişim dağın eteklerine O sarsıntının ardından, onca taş Bu nedenle yıkılır, aciz bedenime
Dipsiz bir kuyunun en karanlık noktasından Bin bir öfkeyle çıkarılmışım, Yusuf gibi Kaç köle pazarında satıldım Kaç kez esir bırakıldım, onca öfkeme rağmen Ki en son Musa’nın kovulduğu yere geldim Tersyüz ettimse de gerçekleri Olmadı Düş Yolcum, olmadı Bedenim çıktıysa da zindanlardan Naçar gönlüm kurtulamadı Bakışlarım hala Musa’nın esir tutulduğu zindanda Zincire vurulmuş, ağlıyor Sözlerimse Yusuf’un atıldığı kuyuda Kör karanlıkla dertleşiyor
Ve şimdi sen Üzeri karla kaplı rüyalarımın Zirvesine tırmanıyorsun ansızın Hadi Düş Yolcum Rüyalarımın zirvesinden Gerçeğe, bana düş; Yolcum Bak, Musa’nın asasını yitirdiği yerde Kollarımı açtım sana, hadi düş Düş ki, tutayım seni Düş ki, uyanayım bu sağır uykudan Açayım gözümü gerçeklere Düş ki, hüznümü vereyim solan çiçeklere Düş ki, yazayım adını gönül haneme Benimsin deyeyim benim, cümle âleme Düş ki, sükûtumun isyanı Gönlümün girdabı bu anlaşılmaz hali Kendi ellerimle atayım zindanlara Ama bu halde Yusuf gibi çıkmış olsam da kuyudan Canhıraş kaçıyorum Mısır sultanlığından Adım adım esarete Adım adım sefalete Ve de adım adım ölüme kaçıyorum Kördüğüm, bütün yollarım Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler… ---------------------------------------Dünya kuruldu kurulalı her Musa'nın bir Firavunu vardır.Yaşadığımız dünya Zaim ile mazlumun mücadelesiyle doludur.Bu mücadele dün vardı,bugün var,yarın da var olacaktır.Ama umudunu yitirme insan hak bildiği yolda yürümeli.Bu dünyada haksızlıkla mücadele eden;ahirette mükafatını görecektir.Umudunu yitirme Allah hakkın koruyucusudur,yardımcısıdır.Şiirini mükemmel yazmışsın.Allah gönlüne göre versin.Selamlar değerli gönül dostu kardeş kalem!..
Milattan önceydi sana tutukluluğum Asırlar sonra Yine senin ellerinden geldi Karamsar özgürlüğüm Bana denizi gösterip Şimdi git dedin, kızıla git Asanla beraber git, dedin Oysa ben, asamı bile yılan yaptım Ayaklarının dibinde, onu bile göremedin Şimdi söyle, söyle bu yaşlı Gezgin’e Musa’nın Kızıl Deniz’i yardığı gibi Yarabilir miyim böğrünü, asasız Hükmede bilir miyim sol yanındaki asi sulara Musa’nın Kızıl Deniz’e hükmettiği gibi Boğabilirim miyim? Kınından çıkmış, onca keskin sözü Firavunu boğar gibi… Ama yok! Ben; asamı bile yitirdim, bu uğurda Yolumda can verebilecek Bir kavmim bile yok Kaldı ki, peşim sıra gelsin Bir tek gezgin bir ruh Ki o da emanet Kim bilir nerde ve nasıl can verecek
Degerli arkadasim, siirin ayni benim neye mi yandim siirinde ki gibi, yani benim kendimi buldugum dizelerdi, yasanilan duygular cakisinca böyle siirler de benziyor birbirine, ben seni milattan önce sevdim, burasi özellikle final kadar vurdu beni. güzel imgeler okudum kutluyorum yazan güzel yüregi...
Ve şimdi sen Üzeri karla kaplı rüyalarımın Zirvesine tırmanıyorsun ansızın Hadi Düş Yolcum *************************** Düş ki, düşler gibi bir ruhla nasıl düşler kurduğum biline... Gerçekten mükemmeldi. Düş gibi, Binbir hayallerce...Yitik te olsa herşey, bitikte olsa... Saygı ve tebriklerimle...
...Ve şimdi sen Üzeri karla kaplı rüyalarımın Zirvesine tırmanıyorsun ansızın Hadi Düş Yolcum Rüyalarımın zirvesinden Gerçeğe, bana düş; Yolcum Bak, Musa’nın asasını yitirdiği yerde Kollarımı açtım sana, hadi düş Düş ki, tutayım seni Düş ki, uyanayım bu sağır uykudan Açayım gözümü gerçeklere Düş ki, hüznümü vereyim solan çiçeklere Düş ki, yazayım adını gönül haneme Benimsin deyeyim benim, cümle âleme Düş ki, sükûtumun isyanı Gönlümün girdabı bu anlaşılmaz hali Kendi ellerimle atayım zindanlara Ama bu halde Yusuf gibi çıkmış olsam da kuyudan Canhıraş kaçıyorum Mısır sultanlığından Adım adım esarete Adım adım sefalete Ve de adım adım ölüme kaçıyorum Kördüğüm, bütün yollarım Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler…
ÇALIŞMALARINDA BAŞARILAR DİLER,SAYGI VE SEVGİLERİMİ SUNARIM.
Beğeniyle okudum final herşeyi anlatıyordu aslında Mısır aşkın en yakıcı halinin yaşandığı toprak...İhtirasların kurbanı olmuş aşkın hüzünlü kuyularının ve kuyuyu kuyu yapan destanların toprağı Mısır... Yüreğinize sağlık... Kaleminiz daim olsun...
Musa’nın Kızıl Deniz’i yardığı gibi Yarabilir miyim böğrünü, asasız Hükmede bilir miyim sol yanındaki asi sulara Musa’nın Kızıl Deniz’e hükmettiği gibi Boğabilirim miyim? ...............................................................ÇOK DUYGULU BİR ŞİİR.BİR RİVAYETE GÖRE MUSA KIZILDENİZİN ÜSTÜNDE YÜRÜRKEN DENİZ BUZ TUTMUŞ? YA DA DENİZ ÇEKİLMİŞ/ DEPREM ÖNCESİ FİLİPİNLERDEKİ TSUNAMİ ÖNCESİNDE GİBİ OLMUŞTU.SAYGIMLA.BEĞENEREK OKUDUM.
Aşkın dile gelişi öylesine güzeldi ki.Masalımsı bir anlatımdı. Emek vardı.Duygu vardı.Ahenk vardı. Kutlarım sayın şair.Yürek sesiniz daim olsun.Saygılarımla.
Söz verdiğim gibi sabah da okudum evet , Herşeyini yitirmiş ,umudu olmayan yâr için hâlâ bir çaba gösteren gezgin buldum. Gezginin âsâsı da artık işe yaramaz hale gelmiş.Rabbiyle tûr-i sînâ da konuşan musa sevdiğiyle belki bir umut aynı yöntemle konuşmayı bekliyor.Aşkından deliye dönen kadının yusufa duyduğu özlemi anımsıyor şair.Ama ne yöne gideceğini şaşırmış bile olsa yolların hepsi yine aynı yere çıkıyor. Hepimizin yolu hep o yöne doğru......
ne diyeceğimi bilemiyorum ama şu bir gerçek ki h.z. musa' nın ALLAH'a olan aşkını satır satır işlemişsiniz şiire umarım sizin sevginiz bu kadar yakıcı olmaz ve mutluluk sizi bulur. yüreğinize şans tanıyın sevilmeden de sever insanoğlu unutmayın herşey bizim için. önemli olan bizim sevgimiz. sevgiyle kalın harika bir yapıt okudum . şiir demeyeceğim çünkü hz.musa şiirden de öte yaşadı.
((*DJ_YILDIZ*)) tarafından 11/2/2008 12:58:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Tarihe mistik bir yolculuğa çıktık , ben yazıyı çok uzun buldum. Aslında bu yazıyı bir de sabah okumak lazım. Şu anda günün yorgunluğu ve yazının çok uzun olmasından, ve uykumun gelmesinden , Bir de elektrikler kesildi desem .... şimdi ben de güldüm . Neyse uzunca olmasına rağmen , konu ve anlatım akıcıydı. Yüreğine sağlık zaman ve emeğin var. Hakkını helal et.
öncelikle dinleyemedim şiir mısır asilliğinde çöllere düşmüş aşkın temsilcisiydi
köle gibi elden ele satılan aşk kurtulmak için musanın aşkına eş olup gerçek aşkı bağırır gibiydi şiirden bunları çıkardım yanlış anlamamışımdır umarım ...mükemmel üstüydü saygılarımla
Kördüğüm, bütün yollarım Hangi yöne dönsem, hep aynı gizler bulur beni Tabelalar bile, tek yön gösterir O yol ki, Mısır’a gider Mısır’da zalim bir devran Aşkı pareler… Yüreğine sağlık çok güzel dizeler okudum kalemin daim olsun Saygılar
Bin bir öfkeyle çıkarılmışım, Yusuf gibi
Kaç köle pazarında satıldım
Kaç kez esir bırakıldım, onca öfkeme rağmen
Ki en son
Musa’nın kovulduğu yere geldim
Tersyüz ettimse de gerçekleri
Olmadı Düş Yolcum, olmadı
Bedenim çıktıysa da zindanlardan
Naçar gönlüm kurtulamadı
Bakışlarım hala
Musa’nın esir tutulduğu zindanda
Zincire vurulmuş, ağlıyor
Sözlerimse
Yusuf’un atıldığı kuyuda
Kör karanlıkla dertleşiyor
"Uzun ama sürükleyeci bıraktırmıyor kendisini muhtesemdi.
Yüreğinize saglık gecemin sonunu muhteşem bir şiirle kapamanın mutluluğunu yaşadım teşekkürler.
Sevgi ile kalın."