22
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2056
Okunma

(ben ölümler beğenmem, o beni beğenir en erken çağımda, çağırırız suskunluğumuzu, kelimenin metresinin kaçtan olduğunu bilmeden, konuşuruz bir boyluk ömür…)
şimdi sen boynunu bir buluta daya akşamlar azalsın
ya da ben öyle zannedeyim
mavinin dibine ağlarken
yaralı boynunu uzat dizime
bir nehir nasıl kanarsa öyle kanasın o da
üzülme gidişler kırmızıdır nasılsa
ayaklarım senle beraber kalsın
bütün akşam üstlerini yürüsün
bir kent keşfedersiniz belki
uyursunuz uzun bir kış
uyanırsınız cehennem telaşı bir sabah
birine emanet verilmiştir eşikteki ayakkabım
geç kalmışlığın peşinden koşarsınız o an
koşarsınız da yetişemezsiniz
vakit yetmiştir
varırım uzunca bir yol
kısaca bir nefes
siz o andan sonra yüksek bir siyahlıkta durursunuz
çam ağaçları ile omuz omuza
yeşil yolluktur kahverenginin kucağında
uzanır ayak parmaklarıma bakarım
kucaklaşırım ayaklarımla
başımda toprak kokusu
duvar diplerini susarım uzunca bir zaman
hayatın tabutu gelir göz kapaklarıma
boğazımdaki son yeli kefenler
güneşi çivilerim
takvimlerden kazırım buluşmaları
üzülmem kendimi yaşıyorum zannederken
kavuşma mavisinin dibi yok nasılsa
K.Y.
5.0
100% (2)