yağmazsan gürle güzelim
yağmazsan gürle


şöyle salın
çık er meydanına
duysun sesini cümle alem


haber sal üşüşsünler
yağmala/t
sebeplensin yedi düvel haşere


atıp ta tutamadığın sözler yağdır yeniden
memleketin her köşesine


bak
saf saf dinliyor seni
kürsünün altında saf tutan
sırıtkan/çığırtkan kitle


camdan kuleler gönder gökyüzüne
yeşil kağıtlardan saraylar döşe kendine
kağıttan tankerler yüzdür Kızıl Deniz’de


kremadan transatlantik indi kızaktan
üç beş güne kalmaz görünür Ege’de


ee...
anlat
bakalım neler var heybende


kaldı mı bilmediğimiz
var mı görmediğimiz hokkabazlık
daha da varsa hünerin
Allah aşkına bırakma geriye


seyredip şenlenelim
eğlenip gülelim ne gam
kışlık zahiremiz
zât-ı âlînizden ve nasılsa
garantide

odun-modun
kömür-mömür
yaksın ısınsın ahali
söz verdiler bir ömür
karın tok lâkin
sırt kündede

ve şimdiiiii
yok bir derdimiz
sandık/sepetten gayrı

onu da hallederiz
sarar sarmalar
başkasını soyar sana giydiririz
oy/ oy...
oy/ oy...
endişeye mahal yok
gayrı hiç merak etme

yağmur falan da istemiyoruz
arada şu hortumları tut üstümüze
yeşil yeşil ıslanalım az biraz
yeter de artar bile

yeşil görelim
yeşil ölelim

sattık savdık
sayebân olduk nasılsa sayende

sen dur/ma
yağmazsan gürle güzelim
yağmazsan gürle...

CEYDA GÖRK